Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi programında koronavirüs süreci ve aşılamayla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Ceyhan’nın açıklamalarından satır başları:
AŞIYA GÜVENMELİ MİYİZ?
Önce şunu kabul edelim ki Türkiye’nin elinde Sinovac’ın ürettiği inaktif aşı var. Hepimiz sıramız geldiğinde bu aşıyı yaptıracağız. Ben de aşı oldum. Aşının yan etkisi son derece düşük. Değişik çalışmalarda yüzde 20 yan etki oluyor. Bunlar da çok hafif. Aşı yapılan kişilerin yüzde 5’inde yan etki görülüyor. Ciddi yan etki de yok denecek kadar az.
SİNOVAC AŞISININ FARKLI SONUÇLARI
Bu tamamen denek sayısıyla alakalı bir şey. Çin uzun süre üzerinde baskı kurulmasına rağmen açıklamadı çünkü ellerindeki denek sayısı yetersizdi. Baskı sonrası sonuçları vermek zorunda kaldı. Ancak vermemesi gerekiyordu. Bilimsel çalışmalarda kafa karışıklığına yol açabilir.
Türkiye, Endonezya ve Brezilya’da farklı denek sayılarıyla yapılan faz-3 çalışmalarının sonuçları açıklanınca farklı rakamlar ortaya çıktı.
SONUÇLARINDAN YETERİNCE EMİN OLMADAN MI KULLANIYORUZ?
Hiçbir aşı faz-3 çalışmaları bittikten sonra başlanamaz. Ancak bir an önce aşılamaya başlayıp aşılamayı tamamlamak önemli. Evet bunun ortaya çıkardığı sakıncalar vardır. Ama öbür türlü adı pandemi olmaz. Karşınızda bir düşman var. Elinizdeki silahın ne kadar isabetli vurduğunu tam incelemeyeden o silahı kullanmak durumunda kalabılırsınız. Bu gözlemlenmeye devam etmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada hiçbir aşının faz-3 çalışmaları tamamıyla bitmedi.
TÜRKİYE AŞIDA DOĞRU BİR TERCİH Mİ YAPTI?
Hangi aşının daha güvenilir olduğu konusunda elde henüz net bir bilgi yok. Canlı aşılar çok avantajlı olan bir aşı ancak hata yapma payı vardır. Herhangi bir hatada büyük sorunlar yaşanabilir.
Canlı aşılardan sonra inaktif aşılar geliştirildi. Bunlar çok eskiden beri kullanıldı. Türkiye de aşıya yabancı değil. 1887 yılında aşı fabrikası kurulmuştu. İnaktif aşıların koruyuculuk süreleri daha kısa olabilir.
Bütün aşılar güvenilir. Aşılar etkin de olmalı. Farklı rakamlar var. Bunu zaman daha iyi gösterecek hangi aşının daha etkili olduğunu. Aşılar ayrıca kişiden kişiye bulaşıyı da önleyebilmeli.
AŞILAR KAÇ HAFTA ARAYLA YAPILACAK?
İkinci doz aşıların geciktirilmesi etkinliğinden bir şey kaybettirmez. Aşılarda birinci dozdan sonra düşük bir antikor elde ediyoruz. İkinci dozun gerekçesi ise virüsü tamamıyla etkisiz hale getirmek.
28 günlük ara kullandığınız aşıya göre değişir. Çin aşısı 14 günlük araya göre protokolde geçti. Şuanda elimizdeki aşıyla 3 milyon kişinin aşısını yapacağız. İkinci doz aşı 14 güne yetişmeyeceği için 28 gün sonra yapılacak. Riskleri de var. Aradaki süre uzadığı zaman virüs aşıyı tanıyıp savunma mekanizması geliştirebilir. Bunları söylerken bu olacak diye demiyoruz. 28 gün olması konusunda Bilim Kurulu ve Bakanlık arasında mutabakat olmuştur.
AŞI YAPTIRANLAR VİRÜSÜ BAŞKASINA BULAŞTIRABİLİR Mİ?
Kişiden kişiye bulaşmayı engellemiyor hiçbir aşı. Bu özelliği gösterecek aşılar bir sene içerisinde geliştirilemiyor. Bir doz aşının koruyuculuğu çok az. İki doz aşı yaptıranlar da maske mesafe ve temizlik kurallarına kesinlikle uymaları gerekiyor.
MUTASYON
Mutasyona uğrayınca daha kötü bir bulaşı haline gelmiyorsa ve daha az bulaştırıcılığı olan bir hale bürünüyorsa bu iyi haberdir. Aşı bölünerek orjinal halinden uzaklaşmış oluyor.
Esas bizi korkutan Güney Afrika’da meydana gelen mutasyon. Bu İngiltere’den daha önce ortaya çıkmış. Bu da daha hızlı bulaşıyor ve daha ağır seyrediyor. Ve bu mutasyonun aşılara karşı direnç gösterme ihtimali de var. Henüz daha klinik veri elde edilmedi.