“Bunların son dakikalarımız olduğunu düşündük. Çok korkutucuydu ama şanslıydık.” Elena, bir grup kaçakla birlikte kontrol noktalarından geçtikten sonra Rus birliklerinin bombardımana başladığı anı hatırlıyor. Ukrayna’nın Rus işgali altındaki İzyum kasabasındaki bir anaokulunun bodrum katında iki ay yaşayan Elena, güvenlik yolunda iki korku dolu gün geçirdi. O ve kızı, Rus kontrolündeki bölgeden uzaklaşan bir araç konvoyunda bulunan 20 kişi arasındaydı. Geçen Cuma günü gönüllüler tarafından düzenlenen bir rotayı kullanarak kaçtılar. Harkiv’in güneydoğusunda yer alan İzyum şehri, Ukrayna’nın eski kömür ve çelik üretim bölgesi olan ve 2014 yılında Moskova destekli ayrılıkçılar tarafından üçte birinden fazlası ele geçirilen Donbas’a açılan kapı olarak biliniyor. Stratejik öneme sahip şehir işgalden kısa bir süre sonra ağır bombardımana maruz kaldı. 1 Nisan’da Rusya kontrolü ele geçirdi ve o zamandan beri işgal altında.
YALAN SÖYLEYEREK KAÇTILAR
52 yaşındaki Elena, çok sayıda Rus kontrol noktasından nasıl geçtiklerini anlatırken, “Bütün bu zaman boyunca dua ediyorduk” dedi. Askerler onlara nereye gittiklerini sorduğunda, grup askerleri Rusya’ya gittiklerine ikna etti. Elena, bir kontrol noktasında Rusların kızının telefonuna baktıklarını ve arkadaşlarına attığı İzyum’daki durumla ilgili mesajları görünce sinirlendiğini söyledi. Sonunda anne ve kız, orta Ukrayna’da bir şehir olan Poltava’da güvenliğe ulaştı ama her şeylerini kaybetmiş gibi hissettiğini ve savaşın başlamasından sonra memleketinde yaşadıklarının dehşetini unutamadığını söyledi.
‘İÇ ÇAMAŞIRLARIMIZ BİLE YAĞMALANDI’
Elena, “Cesetler haftalarca sokaklarda yatıyordu. Aklımızı korumak için onlara bakmamaya çalıştık. Ölüleri gömemezdik çünkü bu ölümle cezalandırılıyordu. Bombardıman durmadı” diye konuştu. Elena ve bodrumdaki diğerleri ateşte yemek pişirmişler ve bahçelerinden toplanan sebzelerle geçinmişlerdi: “Herkes sahip olduğu her şeyi getirdi. Hepimiz yemeği paylaştık. Bu da umudumuzu kaybetmememize yardımcı oldu.” Rus birliklerinin insanların iç çamaşırları dahil her şeyi yağmaladığını da ekleyen Elena, “Silahlıydılar ve çoğu zaman çok sarhoşlardı. Sokağınızda zırhlı bir personel taşıyıcının gezmesi ve içinde makineli tüfekli askerlerin oturması çok korkutucu. Saklanmaya çalıştık.”
TAVAN ÇÖKTÜ: ‘O SESLERİ UNUTMAM İMKANSIZ’
Halen İzyum’da mahsur kalanlar arasında, Mart ayı başında eşi ve iki çocuğuyla birlikte kaçan Katerina’nın annesi de var. Katerina kaçtığında, İzyum’un o sıralar Ruslar tarafından işgal edilmiş bir bölümünde yaşayan annesi için artık çok geçti. Askerler tarafından evinden çıkması yasaklandı. Katerina’nın kendi kaçışı üzücü bir deneyimdi. Aile, evlerinin sadece 500 metre ilerisine bir Rus bombası düştüğünde, yedi gündür bodrumlarında birlikte yaşıyordu. Katerina, “Tavan çökmeye başladı. Bodrumumuzun bombalara dayanamayacağını o zaman anlamaya başladım” dedi. O ve ailesinin ayrılmaya hazırlanmak için sadece 15 dakikası vardı. Yanlarına çok az şey aldılar ve evcil hayvanlarını bile geride bırakmak zorunda kaldılar. Katerina, kaçarlarken başının üstünden uçan mermileri duyabildiğini anlattı. söyledi: “O sesleri unutmam artık imkansız.”
Hem Katerina hem de Elena, İzyum’dan kaçabildikleri için kendilerini şanslı sayıyor ancak barış zamanındaki evlerine dair anıları akıllarından çıkmıyor. Katerina, çocuklar için parklar da dahil olmak üzere ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olduğunu söylediği evini hatırlıyor. “Çok tatlıydı, çok rahattı, sanki annen sana sarılıyormuş gibi güvende hissettiriyordu” dedi. Elena ise torunuyla bahçeye çiçek dikeceği günleri özlüyor: “Ne kadar şanslı olduğumuzun farkında değildik. Şimdi, eskiden bir cennette yaşadığımı anlıyorum.”
ŞEHİR DÜMDÜZ OLDU
Ukrayna ordusu tarafından bölgeyi terk etmesi söylenen belediye meclis üyesi Strelnik, şehrin yüzde 80’inin yıkıldığını tahmin ediyor ve 10 bin ila 15 bin arasında sivil kaldığına inanıyor. Strelnik, “Su, elektrik, doğalgaz, kalorifer yok, kanalizasyon da çalışmıyor. Mart ayında, işgalin ilk aşamalarında, insanlar ısıtma olmadan dondurucu soğukta bodrumlarında kalmaya zorlandı. Hastalananlar tedavi göremedi. Kentte kaç kurban olduğunu tahmin bile edemiyoruz. Tıbbi tesisler veya cenaze hizmetleri yok. Ölüler evlerin yanına ve şehir parklarına gömülüyor. Ortada korkunç bir durum var” dedi.