Amerikan araştırma şirketi Gallup araştırmasına göre kayıtlara “en stresli yıl” olarak geçen ve 10 kişiden 4’ünün stresli hissettiği 2020’nin ardından bu konudaki trend, varlığını 2021’de de sürdürdü.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) açıklamasına göre Covid-19 pandemisi küresel anlamda depresyon ve anksiyetenin tekrarlanma sıklığını yüzde 25 artırdı.
DSÖ’nün bilgi notunda, sosyal izolasyon, yalnızlık, enfeksiyon korkusu, ölümler sonrası yas ve maddi kaygılar gibi sebeplerin etkili olduğu bu artıştan sonra kadınların, gençlerin ve fiziksel rahatsızlığı bulunanların daha çok risk altında olduğu belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM) raporunda da kadınlarda yüzde 10 daha fazla görülen endişe, üzüntü ve stresin yeni rapor döneminde aynı trendi koruduğuna dikkat çekildi. Öfkenin ise kadınlarda erkeklere oranla yüzde 10 daha az olduğu görüldü.
ENDİŞE VE STRES, PANDEMİ ÖNCESİ SEVİYELERİN ÜZERİNDE
BM Dünya Mutluluk Raporu’nda da endişe ve stres konusunda çarpıcı gelişmelere yer verildi. Rapora göre küresel çaptaki endişe ve stres seviyeleri 2020’de pandemi öncesine kıyasla yüzde 8, 2021’de ise yüzde 4 arttı.
Küresel çapta stres seviyelerinin 10 yıl öncesine kıyasla daha yüksek olduğu vurgulanan rapora göre gençler için yaşam memnuniyeti düşerken, 60 yaş ve üzeri kişiler için yükseldi.
Dünya Mutluluk Raporu’na göre mutluluk endeksinde ilk beşi Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsviçre ve Hollanda oluştururken gayrisafi yurtiçi hasıla, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, seçim yapabilme özgürlüğü, cömertlik, yolsuzluk algısı gibi kriterlere göre en mutsuz ülkeler Afganistan, Lübnan ve Zimbabve oldu.
NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun