Didim’de lokmacılık yapan Mehmet Tayhan, 25 Temmuz’da, eşi Ayşe ve 2 kızıyla yakınlarının Cumhuriyet Mahallesi’ndeki düğününe gitti. Barbaros Hayrettin Paşa Anadolu Lisesi 11’inci sınıf öğrencisi Yağmur Tayhan, aynı gün saat 14.00 sıralarında, eve dönerken, bir yere uğrayacağını söyleyip ailesinden ayrıldı. Uzun süre eve dönmeyen, telefonlarına da cevap vermeyen Yağmur’u ailesi, merak edip gideceği yerlere baktı, ancak kızlarına ulaşamadı. Ailenin başvuruş üzerine İlçe Emniyet Müdürlüğü, Yağmur Tayhan’ın bulunması için çalışma başlattı. 27 Temmuz günü saat 07.30 sıralarında devriye görevi yapan polis ekiplerince, Cumhuriyet Mahallesi’ndeki boş arazide Yağmur Tayhan’ın cansız bedeni bulundu. Evlerine bir kilometre, babasının lokmacı dükkanına ise 70 metre mesafedeki arazide cesedi bulunan Tayhan’ın vücudunda 27 bıçak darbesi olduğu belirlendi.
KAN İZLERİ ŞÜPHELİYİ YAKALATTI
Polis, Yağmur Tayhan’ın cesedinin bulunduğu yerde yapılan incelemede, hemen yan taraftaki Nizam Cansızlar’a ait iki katlı evin bahçesinde kan izleri tespit etti. Kan izlerini takip eden polis, evin içine doğru gittiğini belirledi. Zile basmalarına rağmen kapıyı açan olmayınca polis çilingir çağırdı. Eve giren polis, temizlenmeye çalışılan merdivenlerde de kan izleri olduğu ve izlerin evin teras katına kadar gittiğini tespit etti. Evdeki çamaşır makinesinde de Tayhan’ın vücudundaki kanların temizlenmesinde kullanıldığı belirlenen çarşaf bulundu.
Polis, cinayetin evin terasında işlendikten sonra cesedin dışarı taşınıp, bahçe duvarının yanındaki araziye atıldığını belirledi. Polis, eşi Almanya’da yaşadığı öğrenilen 1 çocuk babası Nizam Cansızlar’ın telefon sinyalinden evine bir kilometre mesafedeki Didim Belediye Parkı’nda olduğunu tespit etti. Polis, Cansızlar’ı burada uyurken yakaladı. Cansızlar, polisteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.
‘KIZIMI VE BİZİ DEFALARCA EVİNE DAVET EDİYORDU AMA GİTMEDİK’
Yağmur’un annesi Ayşe Tayhan, yaşananları üzüntüyle şöyle anlattı:
“Lokma dükkanımız var. Nizam Cansızlar, buraya müşteri olarak gelip gidiyordu. Kendisiyle bu vesileyle tanıştık. Dükkanın karşısındaki evde eşiyle yaşıyordu. Kızım Yağmur, 5 yabancı dil biliyordu. Almancayı da çok seviyordu. Okulda yabancı dil olarak Almancayı seçti. Cansızlar, dükkanımıza geldiğinde kızıma Alman eşinin kitaplarından vereceğini söylüyordu. Kızımı ve bizi her defasında evine davet ediyordu. Kızıma ‘Eşimle konuşursan yabancı dilini geliştirirsin’ diye çok ısrar ediyordu. Kızımı da göndermedik, biz de hiç gitmedik. Hiç şüphelenmedik çünkü Yağmur’a amca gibi yaklaşıyor bize de sürekli ‘Kardeşim’ diyordu. Kızımı 2 gün kayıp olarak aradık ve sağ olarak gelmesini bekledik ama ölü bulunması bizim için ayrı bir şoktu. Ancak bu kişinin yapması bize daha çok şok etkisi yarattı. O ölmediği müddetçe alacağı hiçbir ceza beni rahatlatmayacak. Ölmediği sürece benim içim rahat etmeyecek. Daha fazla acı çekerek ölmesini bekliyorum. Okullar açılıyor. Arkadaşları okullarını ve arkadaşlarını paylaşıyor. Herkes şu okulu, bu okulu kazandı diyerek seviniyor. Benim içim ise hep buruk kalıyor. Yağmur, 16 yaşındaydı. Ona göz bebeğimiz gibi baktık, büyüttük. Konuşmaları, lafları aklımıza geldikçe onsuzluğun acısı yüreğimize daha çok oturuyor. Olayın yaşandığı yerde artık yapamayacağımızı düşünerek iş yerini başka bir mahalleye taşıdık” dedi.
‘YERİNİZ VARSA SİZDE UYUYAYIM’
Tayhan, “Katil, kızım kaçırılmadan bir gün önce yanımıza geldi. Annesinin eşiyle anlaşamadığını söyledi. Bu nedenle eşi evdeyken annesinin gelmediğini, eşi yurt dışına çıktığında gelmeyi tercih ettiğini anlattı. Annesiyle kardeşinin olduğu zamanlarda evinde uyuyamadığını ve rahatsız olduğunu belirtip, ‘Bir yeriniz varsa sizde uyuyayım’ dedi. Kabul etmedik. Sürekli evde birisinin olduğu ve rahatsız olduğu izlenimi veriyordu. Bir gün sonra da gündüz kızımı alıyor. ‘Biz düğünden dönüyorduk’ deyince, herkes gece sanıyor. Gece değil gündüzdü. Kızımın o kişinin sevgilisi olduğu söylendi. Benim kızım 53 yaşındaki bir adamla asla sevgili olacak bir kız değil. Mini etek giydiği için eleştirenler oluyor. Gündüz dükkanın önünden geçemeyecekse, yolda yürüyemeyecekse o zaman adalet neden var? Biz o zaman sokağa çıkmayalım ve çocuklarımızı da sokağa çıkarmayalım” diye konuştu.
BAYRAMDA ELİNİ ÖPTÜRMÜŞ
Baba Mehmet Tayhan ise, “Yaklaşık bir yıldan beri bu kişiyi tanıyoruz. Evi dükkanımıza komşuydu. Bu nedenle haftada bir gün de olsa görüşüyorduk. Çok aşırı samimiyetimiz yoktu. Çay, kahve içer giderdi. Çocuklar da ona ‘amca’ veya ‘dayı’ diyorlardı. Kızım kaçırılmadan bir gün önce Kurban Bayramı diye, ‘amca’ deyip, elini öpmüştü. Sözde ‘hediye aldım’ diyordu. Daha sonra da aşağıdaki dükkanlardan koli bandı almış. Olayı tasarlayarak yapmış. Ondan böyle bir şey beklemiyorduk. Kızımın cesedi bulunduktan sonra emniyete, olay yerine evi yakın diye belki görmüş ve duymuştur diye onun ismini verdik ama katili o çıktı. Kendisine en ağır cezanın verilmesini istiyoruz” diye konuştu.