Ancak özellikle de Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın da kabul edeceği siyaset üstü bir isimle temas halinde olduğu yönündeki kulis çok ilgi gördü. CHP kanadı sessizliğini korurken, herkes o isim ya da isimlerin peşine düştü. Çünkü bir değil iki isimle temas kurulduğu yönünde bilgiler vardı. Bir spekülasyona meydan vermemek için hiçbir ismi yazmadım. Ama temas trafiğini dikkatli bir şekilde takip ediyorum. Henüz neticelenmiş bir şey yok. Sadece nabız yoklanıyor diyebilirim.
KÜRT PLANLARI BOZULDU MU?
HDP’ye açılan kapatma davasında ön savunmasını yapması için 60 günlük süre verilmişti. HDP, en geç 9 Eylül günü savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne teslim etmek zorunda.
Bu tarihi neden hatırlattım?
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın, “Eylül ayında tüm Türkiye’ye bir tutum belgesi açıklayacağız” açıklaması ile örtüştü.
Sancar, tutum belgesinde HDP’nin bundan sonra ne yapacağı sorusunun cevabının yer alacağını ifade etti.
HDP’nin ne yapacağı sorusu sadece HDP’nin sorunu değil, Türk demokrasisinin sorunu.
HDP’nin ne yapacağı sorusu aynı zamanda 2023 seçimlerinin en önemli sorunu.
Edindiğim izlenim, HDP kapatma davasında hem yazılı hem sözlü olarak savunma yapacak.
HDP’nin feshedilmesi ya da Demokratik Bölgeler Partisi’ne geçilmesi öncelikli konu değil.
HDP DAVASINDA NE OLUYOR?
2023 seçimleri ve HDP’nin pozisyonuna değineceğim ama HDP’yle ilgili Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davasına ilişkin bilgi vermek istiyorum.
GECİKME YOK
HDP’yle ilgili kapatma davasında bir gecikme ya da savsaklama söz konusu değil. Anayasa Mahkemesi’nin 21 Haziran tarihinde aldığı kısa karardaki takvime uygun olarak işliyor. En geç 9 Eylül’de HDP’den gelecek savunma 30 gün içinde esas hakkındaki düşüncesini bildirmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’e gönderilecek. Bugün dava açıldı, yarın HDP’nin kapısına kilit vurulmasını kimse beklemesin. Her şey hukuki prosedüre uygun bir şekilde işliyor.
SANCAR VE BULDAN’IN MESAJLARI
2023 seçimlerinin sonuçlarını belirlemede HDP’nin tavrı belirleyici olacağı için HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ile Pervin Buldan’ın mesajlarının dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Sancar ve Buldan bir süredir, muhalefete yönelik olarak ciddi uyarılarda bulunuyorlar. “Bizi Millet İttifakı’ndan uzak tutuyorsunuz, HDP seçimlere ayrı girmeli diye mesaj veriyorsunuz. Bu durumda bizim önümüzde seçimlere ayrı girmekten başka bir seçenek kalmıyor” diyorlar. Haklılar. Yerel seçimlerde olduğu gibi hem HDP sayesinde seçim kazanmayı planlıyorlar hem de HDP’ye vebalı muamelesi yapıyorlar.
HDP SEÇİMLERE AYRI GİRECEK
HDP içinde 2023 seçimlerine dönük çok canlı bir tartışma yürüyor. Hem Millet İttifakı’nın HDP’yi istememesi hem de HDP’nin bir baraj sorunu olmaması nedeniyle HDP’nin seçimlere ayrı olarak girmesi söz konusu. HDP tek başına mı girecek yoksa HDP’nin etrafından TİP başta olmak üzere sol bileşenlerle bir demokrasi ittifakı mı oluşturulacak? Bu aşamada HDP etrafında üçüncü ittifak eğilimi ağır basıyor.
PÜF NOKTASI
HDP’nin seçimlere ayrı bir parti ya da demokrasi ittifakı ile girmesinde sorun yok. Ancak 2023 seçimlerini Erdoğan’ın tasfiye seçimine çevirmek isteyen odakları asıl kaygılandıran HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmayacağı. HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan Millet İttifakı’nın adayını desteklemesini istiyorlar.
OLMAK YA DA OLMAMAK
HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrı bu çevreler için “Olmak ya da olmamak” kadar önemli hale gelmiş durumda. Çünkü HDP olmadan seçim kazanmaları imkânsız.
O yüzden HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmadan Millet İttifakı’nın ortak adayını desteklemesini istiyorlar. Tüm operasyon bunun üzerinden yürüyor.
ABD’NİN TELKİNLERİ
ABD Başkanı Biden daha seçilmeden önce Erdoğan’ı demokratik yollardan tasfiye etmek için muhalefetle yardımlaşacaklarını söylemişti. HDP hakkındaki kapatma davası için temaslarda bulunmak üzere ABD’ye giden HDP heyetinin kulağına cumhurbaşkanı adayı çıkarmamaları ve muhalefetin ortak adayına destek vermelerinin fısıldandığı söyleniyor.
ERDOĞAN’IN DİYARBAKIR ZİYARETİ
Ancak Kürt seçmen demek tek başına HDP seçmeni demek değil. AK Parti de ciddi bir Kürt seçmen desteğine sahip. Erdoğan Kürtleri seviyor, Kürtler de Erdoğan’ı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Diyarbakır ile olan kavlimizi (sözümüzü) yenilemek için geldik” dediği Diyarbakır ziyareti bir kesimi panikletti. Özellikle de HDP’yi, CHP’ye payanda yapmak isteyenler, Erdoğan’ın Kürt seçmenle gönül köprülerini yenilemek için yaptığı hamle karşısında rahatsız oldular.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ SABOTE ETTİLER
Erdoğan, Diyarbakır gezisinde uzun bir aradan sonra çözüm sürecini tartışmaya açtı. HDP ve PKK’nın hendek ve Kobani olayları ile çözüm sürecini sabote ettiğini söyledi. Erdoğan çözüm sürecini sabote eden PKK ve HDP’yi Kürtlere şikâyet etti.
ERDOĞAN’I KÜRT DÜŞMANI GÖSTERMEK
Yeni bir çözüm süreci yok. Ancak Erdoğan 2023 seçimlerine doğru Kürt halkı ile diyaloğunu güçlendirmeye yönelik çabalarını arttıracak. İlkbahara kadar Doğu ve Güneydoğu’yu ziyaretlerini sürdürecek.
Yeni süreci doğrudan Kürt halkının muhatap alındığı bir süreç olarak tanımlamak mümkün.
Erdoğan’ın tasfiyesini HDP desteğine bağlayan bir grup ise Erdoğan’ın yeniden Kürt seçmenle köprüler kurma çabası karşısında rahatsız oldu. Planlarının bozulacağı endişesine kapıldı. “Kürt sorunu benim sorunum” diyen Erdoğan’ı Kürt düşmanı olarak göstermeye çalıştılar.
ORHAN MİROĞLU’NUN TEPKİSİ
Orhan Miroğlu’nun dediği gibi, “‘Ben Kürdüm. Türkiye’de Kürtler var’ dediği için 27 ay hapis yatmış olan Şerafettin Elçi’nin adını havaalanına veren Erdoğan’a Kürt düşmanı denilebilir mi?”
Dert o değil. Dert, Kürt oylarıyla Erdoğan’ı tasfiye etme planının tehlikeye düşmesi.
2023’E GİDERKEN YENİ SİYASET
2023 seçimleri Türkiye’nin kader seçimine döndü. 2023 seçimleri taktik savaşı şeklinde geçecek.
AK Parti uzun bir süre boyunca kutuplaşma ile seçim kazanıyordu. Bu kez muhalefet kutuplaşma taktiğini izliyor. AK Parti yanlıları ve karşıtları şeklindeki kutuplaşmayı körüklüyor. Bu taktik yerel seçimlerde başarı sağladığı için 2023 seçimlerinde de aynı stratejiyi izliyor.
Bu durumda AK Parti’nin yeni bir siyasete ihtiyacı var. AK Parti kucaklayıcı bir siyaseti, kucaklayıcı bir dili tercih etmeli. AK Parti kutuplaştırıcı değil, kucaklayıcı siyasete dönmeli. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi gönüllere de ancak bu şekilde girilir.