AŞI KARŞITLARINA İNANIYORLAR
– Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan: Ülkede aşı karşıtı olan pek çok insan var. Bilimsel bir dayanakları yok ama konuşup toplumu sıkıntıya sokuyor ve şüpheye düşürüyorlar. Aşı ile korunmanın çok önemli olduğunu yoğun bakım ihtiyacının azalmasından anlayabiliyoruz. Ancak kişisel önlemleri bırakırsak, bu pandemi sürecinden kurtulmamız mümkün olmayacak.
RANT İÇİN KAFA KARIŞTIRIYORLAR
– Ankara Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal: Bu konuyu iki ayrı başlıkta incelemek lazım. Aşı karşıtlığının propagandasını yapanlar ve aşı karşıtı olmayan ama bunlardan etkilenip kafası karışıp kararsız olanlar. Aşı karşıtı olanlar ‘COVID-19 diye bir hastalık yok’ diyorlar. ‘RNA virüsüne karşı aşı olamaz’ tezini savunuyorlar. Aşının etkisiz olduğunu söylüyorlar. ‘Aşının çok fazla komplikasyonu var’ diyorlar. Bu insanların sayısı az ama bu az sayıdaki kişiler içinde maalesef doktorlar da var. İlk önce burayı çözümlememiz gerekiyor. Bu 100-150 kadar kişi niye aşı karşıtı kampanyalar yapıyorlar? 23 milyon bunlardan niye etkileniyor? Bu işi çözmek istiyorsak öncelikle gayrı bilimsel, gayrı kanuni, gayrı ahlaki halk sağlığına zarar verenlerin, bundan ne çıkarları olduğunu net olarak ortaya koymak lazım. Çoğu rant, popülaritesini arttırmak, müşteri profilini genişletmek ya da ilaç dışı maddelerin pazarlanmasını yapmak için aşı karşıtlığı yapıyor. Bunlar kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar.
KOMPLO TEORİLERİ CAZİP GELİYOR
– Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın: Bu kişiler komplo teorilerinin etkisi altında kalıyorlar. Yok aşı kısırlık yapıyor, çip takıyorlar, yabancı ajanlar devrede, aşı olanların beyninde hasar oluyor, kalp hastalığına neden oluyor gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlere inanmak istiyorlar. Bu hastalıkla mücadele etmenin en önemli yolu aşı olmak. Sıkıntılı günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız ki virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun. Ancak vaka sayıları hızla artıyor. Bu da tedbirlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Kurban bayramının etkisini de henüz görmedik.
‘GENCİM, COVID’İ YENERİM’ DİYEN VAR
– Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Aşı olmak istemeyenleri iki kategoride ele almak lazım. Bunların bir kısmı aşı karşıtlığı denilen bir kategori. Burada bir güvensizlik söz konusu. Aşı ile zarar görebileceklerini düşünüyorlar. Kanıta, bilgiye dayanmaksızın komplo teorilerine dayanıyorlar. Bu bizde çok fazla değil. Türkiye’de diğer aşılara bakacak olursak aşılanma oranı çok yüksek. COVID-19 aşısının düşük oranda olmasının nedeni tereddütlerin olması. Örneğin hangi aşıyı olsam, Türk aşısı çıkınca onu mu olsam, alerjim var dokunur mu, gibi sorular var insanların kafasında. Bu da bazı kişilerin aşıya mesafeli olmasına neden oluyor. Bu tereddütlerin artık ortadan kalkması lazım. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 30’u aşılanmış durumda. Burada yapılması gereken bilgilendirme ve aşının etkinliği ile ilgili verilerin paylaşılması. Bir başka grup da kendilerini güvende hissedenler. ‘Ben topluma karışmıyorum, bana bir şey olmaz ya da gencim hasta olsam da yenebilirim’ diye düşünenler var. İhmalkar olanlar da bulunuyor. Aşı olmak istiyor ama fırsat bulup bir türlü aşılamaya gitmeyenler var. İkinci doz aşısını olmayanların bu kişilerden oluştuğunu düşünüyorum. Eğitim ve sosyal durum da etkili tabii ki. Hala dünyanın düz olduğuna inanan bir kesim var sonuçta. Her bir kategoriye yaklaşım farklı olmalı.
İŞTE EN YAYGIN 10 BAHANE
– COVID-19’a inanmıyorlar.
– Aşının etkisiz olduğunu düşünüyorlar.
– Yan etkilerden korkuyorlar.
– Aşıyla çip takıldığını düşünüyorlar.
– Aşının kısırlık yaptığına inanıyorlar.
– Yabancı ajanların devrede olduğunu söyleyen var.
– Türk aşısını bekliyorlar.
– Alerji yapabilir diye korkuyorlar.
– İhmalkar olanlar var.
– “Bana bir şey olmaz” diyorlar.