Kanada, yerli topluluklara yönelik uyguladığı politikalarla yüzleşmeye devam ediyor. Güney Körfez Adaları arasında yer alan ve eskiden “Kuper” olarak bilinen Penelakut Adasındaki Penelakut Yerli Kabilesi, Kuper Adası Yatılı Okulu’na ev sahipliği yapan bölgede 160’tan fazla “belgesiz ve işaretsiz” mezar bulunduğunu duyurdu.Yeni mezar bulunduğu bilgisi, kabilenin önde gelenleri tarafından yapılan açıklamada, komşu First Nations topluluklarının keşif hakkında bilgilendirildiğinin belirtilmesiyle ortaya çıktı.Açıklamada First Nations toplulukları işaret edilerek, “Sizi Kuper Adası Yatılı Okulu hakkında farkındalığı artırmak, arazimizde ve kıyılarımızda 160’tan fazla belgesiz ve işaretsiz mezarın teyidi için çalışmalarımıza katılmaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. Mezarların nasıl bulunduğuna dair ayrıntı verilmedi. Söz konusu yatılı okul, 1890’dan 1970’lere kadar eskiden Kuper Adası olarak bilinen Penelakut Adası’nda faaliyet göstermişti.Kanada’nın karanlık geçmişiKanada’nın Britanya Columbia eyaletinde geçtiğimiz Mayıs ayında, 1978 yılında kapatılan Kamloops Kızılderili (Yerli) Yatılı Okulu’nda yer radarı yöntemiyle yürütülen çalışmalarda 215 çocuğun kalıntılarına rastlanmıştı. Kanada Yerli Halklarla İlişkiler Bakanı Carolyn Bennett yatılı okulların “utanç verici” bir sömürge politikasının parçası olduğunu belirtmişti. Geçtiğimiz 24 Haziran’da ise Sakatchewan eyaletindeki Marieval Yatılı Kilise Okulunun bahçesinde resmi kayıtlarda olmayan 751 çocuğun kalıntılarının yer aldığı mezarlar bulunmuştu. Yine 30 Haziran’da British Columbia eyaletinde yer alan St. Eugene Misyon Okulu yakınında 182 isimsiz mezar tespit edilmişti.Kanada hükümeti, söz konusu sistem için yerli halktan özür dilemiştiKanada’da yatılı okullar, 19. ve 20. yüzyıllarda yerli gençleri asimile etmek amacıyla hükümet ve dini yetkililer tarafından işletilen zorunlu okullardı. Kamloops’taki Kamloops Kızılderili (Yerli) Yatılı Okulu ülkedeki yerli yatılı okulu sisteminin en büyüğü olarak biliniyordu. Okul, 1890’da Roma Katolik idaresi yönetiminde açılmıştı.Ülkedeki çalışmalara göre 1863’ten 1998’e kadar 150 binden fazla yerli çocuk ailelerinden alınarak bu okullara yerleştirildi. Çocukların genellikle kendi dillerini konuşmalarına ya da kültürlerini yaşamalarına izin verilmediği belirtilirken, birçoğunun kötü muamele ve istismara maruz kaldığı tespit edildi. 2008 yılında söz konusu uygulamaların yol açtığı etkileri belgelemek için kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, yürüttüğü çalışmalar sonucu çok sayıda yerli çocuğun “asla kendi topluluklarına geri dönmediğini” ortaya koydu. 2015’te yayınlanan dönüm noktası niteliğindeki raporda, okullardaki sistemin “kültürel soykırım” anlamına geldiğini ifade edildi. 2008 yılında ise Kanada hükümeti söz konusu sistem için yerli halktan resmi olarak özür dilemişti. İLGİLİ HABER Kanada’da kayıt dışı mezarların sayısı arttı, Katolik kiliseleri ateşe verildi