Güvenlik alanında faaliyet gösteren SADAT, son dönemde firari organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in hedefindeydi. Suriye’ye silah taşıma ve militan yetiştirme gibi pek çok suçlamaların hedefindeki SADAT yönetimi, bu zamana kadar iddiaları reddetse de konuya ilişkin suskunluğunu korumuştu.
Ülke TV İstihbarat Şefi Mustafa Yıldız, iddiaların odağındaki SADAT’ın merkezine giderek Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ile şirkete atfedilen suçlamaları görüştü. Başkan Tanrıverdi söz konusu iddiaların tamamına cevap verdi. SADAT kapılarını ilk kez Ülke TV’ye açtı.
SADAT’IN YAPISI VE ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
Ulusal ve uluslararası çalışma alanı ile güvenlik hizmetleri sağlayan şirket, son dönemde çeşitli suçlamaların hedefinde. Hakkında uluslararası raporların da hazırlandığı SADAT’a ilişkin Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi önemli açıklamalarda bulundu. Tanrıverdi şirketin çalışma alanlarından, söz konusu iddialara kadar her şeyi yanıtladı
Tanrıverdi’ şunları söyledi:
SADAT Savunma uluslararası alanda silahlı kuvvetler ve polis teşkilatlarına özel, stratejik danışmanlık hizmetleri, askeri güvenlik eğitimleri ve donatım hizmeti vermek üzere kurulmuş bir özel askeri şirkettir. Dünyadaki benzer özel askeri konvansiyonel şirketler ve savunma sanayi şirketlerinden misyon ve vizyon noktasında kesin çizgilerle ayrılıyor. Bunun mahiyetini kavramak kolay olmuyor. Türkiye’de ilk ve tekiz. Hatta misyon ve vizyon açısından bakarsak dünyada da tekiz. Şirketimizin mahiyetini doğru kavrayabilenler ya karşı cepheye geçiyor, düşman kabul ediyor. Medeniyet coğrafyamız için önemli çalışmalar yürütüyoruz biz. Sratejik çalışmalar bunlar, planlı ve programlı. Dolayısıyla orada küresel güçlerin ayağına basıyoruz. Ya o küresel güçler tarafından cephe alınıyoruz, ya da tebrik ve takdir ediyorlar.
SADAT’IN YASAL ZEMİNİ
SADAT’ın kuruluş amacı ve çalışma prensiplerinin hukuki boyutunun bulunmadığı iddiaları son dönemde en çok yöneltilen suçlamalardan biri. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Tanrıverdi bu iddiaları yalanlayarak her faaliyetlerinin hukuki zemininin bulunduğunu ifade etti:
SADAT Savunma tüm Türk şirketleri Türk Ticaret Kanunu ve Özel Hukuka göre kurulmuştur. Özel hukuka tabidir. Anonim bir şirkettir. Tüzüğünde faaliyet alanları açık açık, kelime kelime yazılmıştır. Zaten en büyük sıkıntı da buradan başlıyor. Gizli kapaklı işler yapacak olsak, hiç bir şey yazmaz ithalat, ihracat yapacağız derdik. SADAT Savunma faaliyet göstereceği tüm alanları açıkça beyan etmiştir tüzüğünde. Ne zaman? 2011 yılının Kasım ayında. Türkiye’de bir şirket kurmak 3-5-10 gün sürsün. Yasal bir başvuru yapıldığında bu kadar sürer ancak bu özel tüzük ile biz başvurumuzu yaptığımızda 2011 yılında. FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasının da aktif olduğu bir dönemden bahsediyoruz, Kasım ayından 2012 Şubat ayına kadar tescil başvurumuz 4 ay süreyle incelemeye alınıyor. FETÖ nasıl SADAT’a engel oluruz diye yasal dayanak aradı. Bu şirketi kuramazsınız demeye getirdiler, kurucularımız da buna engel olabilecek yasal mevzuatı koyun, kurmaktan vazgeçelim dediler. 28 Şubat 2012 tarihli ticaret sicil gazetesinde bu amaç konu ve faaliyet alanı ile tescil oldu. Faaliyet alanı uluslararası alanda silahlı kuvvetler teşkilatlarına stratejik danışmanlık, organizasyon ve TMK (Teşkilat, malzeme, kadro) hizmeti vermek, modernizasyon hizmetleri vermek vs. SADAT savunma özel eğitimleri yaptırabilecek kabilyetlerine de sahip. Modernizasyon ve donatım hizmetleri için de ticaret sicil kaydımız yapılmıştır. Dolayısıyla savunma ve güvenlik güçlerinin faaliyet gösterebilmesi için gerekli olan tesisleirn yapılması noktasında da tescilimiz söz konusu. Dolayısıyla tüm yasal yetkilerimiz alınmış ve yasal zemini sağlanmıştır. FETÖ kanalları da kontgerilla haberlerini medya kanalları vasıtasıyla yaymaya çalışmıştı. Bunlarla ilgili yargıya gittik, tazminatlara hükmedildi. Bu noktada yasal bir yapı olduğumuz tamamıyla tescil edildi.
SADAT’A YÖNELİK PENTAGON VE MOSSAD TAKİBİ
SADAT’ın yurt dışında da çeşitli raporlara konu olması, özellikle CIA ve Mossad tarafından yakın takibe alınması ile Libya’daki faaliyet iddialarını Melih Tanrıverdi şu şekilde değerlendidi:
Gerek Suriye’de, gerek Libya’da, Azerbaycan’da paralı asker gönderdiğimiz hep dile getirildi. SADAT Savunma’nın böyle bir çalışma alanı yok. SADAT Savunma stratejik askeri danışmanlık faaliyetleri sunuyor. Bunu eğitim faaliyetleri ile de destekliyor. Bunlar kurumsal faaliyetler ile gerçekleştiriliyor. Bunun haricinde hiç bir sıcak çatışma bölgesinde faaliyetimiz olmadı. Dünyanın herhangi bir sıcak çatışma bölgesinde SADAT Savunma bulunmadı. ister Libya, ister Suriye, isterse Azerbaycan Karabağ, Afganistan olsun. Dünyanın hiç bir bölgesindeki sıcak çatışma sahasında direkt ya da dolaylı bir dahlimiz söz konusu olmadı. SADAT’ın silahlı, gönüllü veya paralı hiç bir askeri yoktur. SADAT tamamen teknik çalışmalar yürütmektedir. Bu iddiaları ne için ortaya atıyorlar dönüp bakıldığında, Batılı ülkelerin dünya genelinde 70 civarında özel askeri şirketi bulunmakta. Bu şirketlerin Orta Doğu ve Afrika bölgesinde yürüttüğü faaliyetler, kendi hegemonyalarını güçlendiriyor. SADAT’ın faaliyetleri onların etki alanlarını zayıflatıyor. Biz bu alanlarda yürüttüğümüz devletin politikalarından bağımsız olarak ve devlet politikalarını destekleyen faaliyetler ile Türkiye’nin, özellikle 2016’daki darbe girişimi ve FETÖ’nün paralel yapılanmasının ayıklanması sonrasında Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma yolundaki adımlarını destekleyen faaliyetlerimiz ile uluslararası mihrakların yüz yıllık politikalarını engelliyoruz. Bugün baktığımızda ABD Orta Doğu’dan çekiliyor. Neden çekiliyor? ABD Orta Doğu’daki üslerini Yunanistan sınırlarına çekiyor. Artık ABD Orta Doğu’da tutunamayacağının farkında. Kendisini güvenceye alabilmek için çekiliyor. Dolayısıyla Türkiye bu şekilde küresel güç haline gelmişken ve SADAT’ın da desteği açıkça ortadayken tabii ki bu şirket Mossad’ın da hedefinde olacaktır, Pentagon’un da hedefinde olacaktır. BM’nin Libya yaptırımlarını inceleme komitesinin yayınladığı 550 sayfalık raporunda SADAT’a yer veriyor, diyor ki SADAT Libya’da 5 bin paralı askeri Suriye’den getirip eğitip donattı, burada çarpıştırdığı basında yer alıyor diyorlar, Bunun hiç bir gerçekliği yok, mümkün mü böyle bir şey. Libya’daki operasyonun tamamı Milli Savunma Bakanlığı tarafından yürütüldü. Böyle bir ihtiyaç olsa tabii destek vermek isteriz ancak yok, böyle bir şey olması mümkün dahi değil.
SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi’nin yaptığı açıklamalar şu şekilde:
ADNAN TANRIVERDİ’NİN GÜVENLİK TOPLANTISINA KATILMASI
Adnan Tanrıverdi paşa emekli olduktan sonra, köşesine çekilip torunlarını sevmek yerine, devletinin politikalarına destek olacak şekilde aklı ve emeği yettikçe oturup raporlar yazarak Cumhurbaşkanlığı’na, Başbakanlığna, Dışişleri Bakanlığı’na, Milli Savunma Bakanlığı’na, İstihbarat Teşkilatı’na 96 yılında emekli olmasından beri bu raporları göndermekteydi. Adnan Paşa emekli olduktan sonra bilgisayar kullanmayı öğrendi. Oturup araştırdı, inceledi, raporlar hazırladı, askeri birikimini ve sahadan elde ettiği açık kaynak bilgileri de buraya ekleyerek bunları sürekli makamlara gönderirdi. Türkiye’nin PKK ile mücadele konseptinin doğru olmadığını, değiştirilmesi gerektiğini, Türkiye’nin iç ve dış güvenliğine yönelik çalışmalarını sürekli olarak ilgili makamlara göndermekteydi. 15 Temmuz’dan sonra paralel yapılanma devlet kurumlarından ayıklanmaya başladıktan sonra, Adnan Paşa’nın raporları göz önünde bulundurulduğunda Sayın Cumhurbaşkanımız kendilerini Askeri konulardan sorumlu Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atadı. Arkasından da Dış güvenlik ve politikalar kurulu üyeliğine atadı. Adnan Paşa oraya giderken SADAT ve diğer STK’lardaki gömleğini çıkararak oraya devlet görevlisi olarak gitti. Ama SADAT ile olan diğer tüm ilişkilerini bırakarak gitti. SADAT çalışanlarını hiç bir bakanlıkta göremezsiniz. SADAT Adnan Paşa’nın atandığı görev nedeniyle net ayrım olmasın, bir şaibe olmasın diye hiç bir ihaleye katılmamıştır, hiç bir hizmete talip olmamıştır. Çünkü yaptığı tertemiz bir çalışma dahi Adnan Paşa’nın görevi nedeniyle “devletten iş alır” denmemesi adına Türkiye’de hiç bir faaliyette bulunmamıştır SADAT. Türkiye’nin terörü yerinde bertaraf etme yönetimini Adanan Paşa orada hayata geçirmiştir. Oradaki her şey rayına girdikten sonra görevinden affını istemiş, ayrılmış ve tekrar geri dönmüştür. Güvenlik toplantısındaki varlığı görevi icabıydı, ancak SADAT ile hiç bir ilişkisi yoktu. SADAT Adnan Paşa’nın o toplantısında neler konuştuğundan haberdar değildir. İkisi de ayrı konulardır. Zaten Adnan Paşa’ya güvenilmese bu görevi alamazdı diye düşünüyorum. Orada görevini tamamlamıştır. Durum bundan ibarettir.
15 TEMMUZ’DA SİLAH DAĞITILDI İDDİALARI
FETÖ’nün tamamen karalama çalışmasıdır bu. SADAT’ın ağır silahı bırakın hafif silahı dahi yoktur. Bırakın dağıtılabilecek bir silahı, kendi personelimizin dahi yoktur. Sadece TSK’dan emekli olan personellerimizin beylik tabancaları vardır. Tüm asker ve polis emeklilerinin vardı, ancak bunlar hiç bir zaman SADAT’ın savunma faaliyetlerinde kullandığı araçlar değildir. Türkiye’de hafif veya ağır silah her ne olursa olsun öyle kolaylıkla oradan oraya sevk edebileceğiniz, depolayabileceğiniz bir şey değil. Türkiye böyle bir ülke değil, Muz Cumhuriyeti değildir Türkiye. SADAT’ın silah dağıtmasının gerçek dışı olduğu gibi, basında da yer alıyor geçtiğimiz hafta Cumartesi Alman basınında yer almış, “SADAT’ın 40 bin silahlı personeli var” denilmiş. Masa başında bir haber uydurulur da bu kadar olmaz. 5 bini 40 bine çıkarttılar. Bizim kadromuz bellidir, kaç kişi olduğumuz bellidir. 15 Temmuz’da biz de her Türk vatandaşı gibi organize olmaksızın … Kim bilebilirdi ki 15 Temmuz’da böyle bir darbe girişiminin yaşanabileceğini, kimse bilemezdi ki. Cumhurbaşkanımız dahi bilmiyordu. Kim biliyordu da böyle bir organizasyona kalkışılsın. Bir kaç saat içerisinde herkesi organize edeceksiniz, silah dağıtacaksınız… Bu FETÖ’nün kendi yürüttüğü bir karalama kampanyasından öteye gidemez.
“SADAT’IN GİZLİ SESİ” BENZETMELERİ
Kamuoyunda yer aldığı belirtilen bu iddiaları ben duymadım, bilemiyorum neyi kastettiklerini. Biz Adnan Paşa’nın bize verdiği görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu şirket yaklaşık 10 yılı doldurmuş durumda. 10 yılda tek bir suç işlemiş değil. Herhangi bir yasa dışı olaya karışmış değildir. Bu çeşitli yargı kararlarıyla sabittir. Hukuk Müşavirliğimizin takip ettiği 50’nin üzerinde dava var. Gerek 2018’de Meral Akşener’in söylediği konular olsun, Ümit Özdağ’ın bazı iddiaları vardı. Onlara ilişkin kesinleşen bir yargı kararı var. Kendisi İyi Parti’den ayrıldıktan sonra SADAT hakkında konuşmuyor. Çünkü herhangi bir bilgi veya belge yok. Dolayısıyla SADAT tertemiz, pırıl pırıl yolunda ilerliyor. Biz halkımızdan şunu rica ediyoruz: Biz onların yüzünü yere eğecek bir yanlış yapmayız. Ne yapacağımızı iyi biliyoruz. Belki de ondan küresel güçler o kadar endişe ediyor. Tarihte gördüğümüz Nuri Demirağ olayı, Vecihi Hürkuş hadiseleri CHP tarafından bitirilmiş öncü insanlar bunlar. SADAT Savunma bu makus talihi kıracak bir Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş vakaları yaşanmasın diye çalışan şirkettir. Türkiye’deki müteşebbisleri bu konuda cesaretlendirmek isterim. SADAT’a bu kadar saldırıyorlar, 50-60 ülkeye hizmet vermeye yetişemiyor SADAT. Belki 30-40 tane daha özel askeri şirkete ihtiyacımız var. Korkmasınlar, bu sahaya atılsınlar. Akıllı ve cesur olsunlar, bizim gibi çok şirkete ihtiyaç var.