TCMB Para Politikası Kurulu toplantısında, yumuşak geçiş süreci için sadeleşme politikasının kademeli olmasına karar verildiği açıklandı. Açıklamaya göre, parasal sıkılaştırma enflasyonda belirgin iyileşme görülünceye kadar devam edecek.
Faiz artırımı ile başlayan parasal sıkılaştırma süreci,
enflasyondaki iyileşmeye kadar sürecek…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun
son yaptığı toplantının özetini açıkladı.
22 Haziran 2023 tarihinde yapılan toplantının özetinde, son
PPK toplantısında politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarılmasının
parasal sıkılaştırma sürecinin ilk adımı olduğu belirtildi.
Fiyat istikrarındaki bozulmanın makroekonomik ve finansal
istikrarı tehdit ettiği belirtilen açıklamada, “Kurul adımları gerektiği
zamanda ve ölçüde kademeli olarak güçlendiren bir parasal sıkılaştırma sürecine
karar vermiştir.” ifadeleri yer aldı.
Kademeli sadeleşme
Parasal sıkılaşmanın enflasyon görünümünde belirgin bir
iyileşme sağlanana kadar devam edeceği bildirildi.
Açıklamada, “Mikro ve makroihtiyati çerçeve, piyasa
mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı
güçlendirecek şekilde sadeleştirilecektir.” denildi.
Ayrıca yumuşak bir geçiş süreci için sadeleşme politikasının
kademeli olmasına karar verildi.
Kararda “Finansal istikrar perspektifiyle duyarlılık
analizleri yapılarak bankacılık sisteminin politika faizlerindeki artışlara
karşı güçlü ve dayanıklı olduğu değerlendirilmiştir.” denildi.
2023’te bir miktar yükseldikten sonra gerileyecek
Sadeleşme sürecinde dönüşümün hızı ve etki sıralamasını ise
yapılacak etki analizleri belirleyecek.
Kredi genişlemesi, maliyet baskıları ve döviz kurunun
enflasyon üzerindeki baskının artabileceğine işaret ettiği ifade edilen açıklamada,
“Enflasyon 2023 yılında bir miktar yükseldikten sonra sıkılaştırma etkisiyle
gerileyerek önce tarihsel ortalamalara sonra orta vadeli hedefe kademeli olarak
yakınsayacak.” öngörüsünde bulunuldu.
Küresel ekonomi
Düşüşe geçen küresel enflasyonun hala uzun dönem
ortalamalarının üzerinde seyrettiğinin belirtildiği özette, şöyle denildi:
Son 10 yıllık dönemde ortalama enflasyon gelişmiş ekonomilerde
yüzde 2,2 ve gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 5,6 seviyesinde
gerçekleşmiştir. 2023 yılında enflasyonun gelişmiş ekonomilerde yüzde 3,3 ve
gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 8,1 seviyesinde gerçekleşmesi
beklenmektedir. Emtia fiyatlarında geçen yıl ortasından itibaren başlayan
gerileme eğilimi sürmekle birlikte, Emtia Fiyat Endeksinin mevcut seviyesi son
on yılın ortalamasının yüzde 23,2 üzerindedir.
Endeks geçen yıl haziran ayında
ulaştığı en yüksek seviyeye göre yüzde 29,4 gerilemiştir. Benzer şekilde geçen
yıl nisan ayında ulaştığı tepe noktasına göre yüzde 22,0 gerileme kaydeden
Tarımsal Emtia Fiyat Endeksi son on yılın ortalamasının yüzde 14,3 üzerindedir.
Bu durum, gıdanın tüketici sepeti içerisindeki yüksek payı nedeniyle enflasyon
üzerinde halen etkili olmaktadır. 2023 yılında ABD ve Euro Bölgesinde yıl sonu
enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 3,0 ve yüzde 3,8 iken; çekirdek enflasyon
beklentisi sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 5,1 seviyesindedir.
Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek
seviyeleri küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin
üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. Bu nedenle, bütün dünyada
merkez bankaları enflasyonu düşürmeye yönelik tedbirler almaktadır. Takip
edilen 12 gelişmiş ülke merkez bankası son 16 ayda toplamda 123 toplantı
yapmış, bu toplantıların 89 tanesinde politika faizleri artırılmıştır.
Aynı
dönemde takip edilen 15 gelişmekte ülke merkez bankası toplamda 182 toplantı
yapmış, bu toplantıların 97 tanesinde politika faizleri artırılmıştır.
Uygulanan para politikasının sonuçları finansal koşullara da yansımaya başlamış
ve merkez bankalarının finansman ve kredi koşullarındaki sıkılaşmaya yönelik
vurguları güçlenmiştir.
Küresel büyüme görünümündeki yatay seyre rağmen, görece
güçlü talep ve işgücü piyasalarındaki sıkılık devam etmektedir. Türkiye’nin dış
ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme
endeksi bir önceki PPK toplantısı dönemine kıyasla yatay görünümünü
sürdürmüştür. Endeksin 2023 yılı için tahmin edilen büyüme oranı ocak ayındaki
dip seviyenin yaklaşık 0,3 puan üzerinde yüzde 1,6 düzeyindedir. Bununla
birlikte, 2022 yılında söz konusu endeksin yüzde 3,5 büyüme oranı ile kıyaslandığında
dış talep görünümünde yıllık bazda kayda değer bir yavaşlama gözlenmektedir.
Küresel PMI endeksleri hizmet sektöründe faaliyetin gücünü koruduğuna, imalat
sanayinde ise eşik değerin hemen altındaki yatay seyrin devam ettiğine işaret
etmektedir. Mayıs ayı itibarıyla yılın ikinci çeyreğinde küresel hizmetler PMI
endeksi ilk çeyreğe göre 3,1 puan artarak 55,4 düzeyine erişmiş, imalat sanayi
PMI endeksi 0,1 puan artarak 49,6 olmuştur. Bileşik PMI göstergelerine
bakıldığında, mayıs ayında endeksin küresel düzeyde nisan ayındaki seviyeye
kıyasla 0,2 puan artışla 54,4 olduğu, gelişmiş ülkelerde 53,7 seviyesinde yatay
seyrettiği, gelişmekte olan ülkelerde ise 0,7 puan artışla 55,6’ya yükseldiği
gözlenmiştir.
Çin’de bileşik PMI göstergesi nisan ayına göre 2 puan artışla
55,6 düzeyinde gerçekleşirken mayıs ayında endeks gerek imalat gerek hizmetler
sektöründe 50 eşik değerinin üzerinde bulunmaktadır. Bununla birlikte, salgın
önlemlerinin gevşetilmesi sonrası hizmetlerdeki toparlanmanın daha belirgin
olduğu gözlenmiştir. Diğer taraftan, gelişmiş ülke ekonomilerinde finansal
koşulların etkisiyle iktisadi faaliyetin yavaşlayacağına yönelik beklentiler
sürmektedir. Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından Euro Bölgesinde imalat
PMI endeksi mayıs ayında 44,8 ile pandemiden bu yana en düşük düzeyine
gerilemiştir.
Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları haziran
ayında, iyileşen risk algısına bağlı olarak devam etmiştir. Yılbaşından mayıs
sonuna kadar hisse senedi piyasalarına yaklaşık 46,4 milyar dolar fon girişi
olurken, borç senetleri piyasalarından yaklaşık 4,3 milyar dolar fon çıkışı
olmuştur. Haziran ayında ise 8,3 milyar doları hisse senedi piyasalarına olmak
üzere toplam 9,2 milyar dolar fon girişi olmuştur.
Enflasyon gelişmeleri
Ülkemizde enflasyon 2022 yılının ekim ayında ulaştığı
zirveye kısayla 45,92 puan düşmüş olmakla birlikte halen yüksek seviyesini
korumaktadır. Tüketici fiyatları mayıs ayında yüzde 0,04 oranında artmış ve
yıllık enflasyon yüzde 43,68’den 4,09 puan düşerek yüzde 39,59 seviyesinde
gerçekleşmiştir. Ülkemizde, yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana
eğiliminde yükselişe işaret etmektedir. Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü
seyir, kur gelişmeleri ve hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmuştur.
Alt grupların yıllık enflasyona katkıları hizmet grubunda
14,62 puandan 15,17’ye yükselmiş (0,55 puan artış); temel mal grubunda 9,80
puandan 10,17’ye yükselmiş (0,37 puan artış); alkol, tütün ve altın grupları
toplamında 1,81 puandan 1,50’ye gerilemiş (0,31 puan azalış); gıda ve alkolsüz
içecekler grubunda 14,22 puandan 13,64’e gerilemiş (0,58 puan azalış); enerji
grubunda 3,24 puandan -0,88’e gerilemiştir (4,12 puan azalış).
Grup fiyatları mayıs ayında yüzde 0,71 oranında artmış, grup
yıllık enflasyonu yüzde 53,92’den 1,40 puan düşüşle yüzde 52,52 olmuştur. Gıda
fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış aylık artış oranı bir önceki aya
kıyasla gerilemiştir. Bu dönemde kırmızı et fiyatlarındaki yükseliş
yavaşlarken, mevsimsellikten arındırılmış veriler, sebze fiyatlarında daha
belirgin olmak üzere taze meyve ve sebze fiyatlarının mayıs ayında arttığına
işaret etmiştir.
Taze meyve sebze fiyatlarındaki oynaklıklar yurt içi gıda
fiyatları kaynaklı riskleri canlı tutmaktadır. İşlenmiş gıda fiyatları aylık
bazda yüzde 1,08 ile sınırlı bir artış kaydetmiştir. İşlenmiş et ürünleri
haricinde grup genelinde ılımlı fiyat hareketleri izlenmiş, ekmek ve tahıl
ürünleri fiyat artışındaki yavaşlama mayıs ayında da sürmüştür.
Grup fiyatları mayıs ayında yüzde 21,00 ile yüksek bir
oranda gerilemiş, grup yıllık enflasyonu yüzde 21,19’dan 28,16 puan azalışla
yüzde -6,97 olmuştur. Bedelsiz doğal gaz kullanımı grup fiyatları üzerinde
etkisi temel belirleyici olmuştur. Uluslararası enerji fiyatlarındaki olumlu görünümü
takiben fiyatlar grup genelinde gerilerken, akaryakıt fiyatları belirgin
düşüşle öne çıkan bir diğer kalem olmuştur.
Fiyatlar mayıs ayında yüzde 4,60 oranında artmış, grup
yıllık enflasyonu yüzde 58,62’den 1,33 puan yükselişle yüzde 59,95 olarak
gerçekleşmiştir. Bu dönemde yıllık enflasyon ulaştırma grubunda gerilerken
diğer gruplarda yükselmiştir. Bu grubun aylık fiyat artışında, lokanta-oteller
yüzde 7,10 ve kira yüzde 5,15 ile öne çıkan alt gruplar olmuştur.
Diğer
hizmetler alt grubu fiyatlarındaki artışta kur gelişmelerine duyarlı olan
ulaştırma araçlarının bakım onarımı kaleminin yanı sıra eğitim ve sağlık
hizmetleri gibi geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü olan kalemlerin
etkisi öne çıkmıştır.
Fiyatlar mayıs ayında yüzde 3,90 oranında yükselmiş, yıllık
enflasyon yüzde 34,16’dan 0,91 puan artarak yüzde 35,07 olmuştur. Mayıs ayında
yıllık enflasyon dayanıklı mal ile giyim ve ayakkabı alt gruplarında artış
kaydetmiş, diğer temel mallarda ise gerilemiştir. Dayanıklı mal fiyatları
(altın hariç) aylık yüzde 3,48 oranında yükselirken, yüzde 6,37 oranındaki
fiyat artışıyla otomobil öne çıkan alt kalem olmuştur.
Türk lirasındaki görünüm
ve iç satışlardaki canlı seyirle birlikte otomobil fiyatlarında güçlü bir artış
eğilimi yaşanmıştır. Giyim ve ayakkabı alt grubunda fiyatlar yüzde 9,96
oranıyla tarihsel mayıs ayı ortalamasının üzerinde artarken, bu gelişmede
yöntem değişikliğine bağlı olarak yeni sezon ürünlerinin endekse girişinin
nisandan mayıs ayına kaymasının etkisi hissedilmiştir.
Enflasyonun ana eğilimi 2022 yılı sonrası dönemde yavaşlasa
da yüksek seyrini sürdürmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle aylık
artışlar B ve C göstergelerinde bir önceki aya kıyasla yükselirken, bu görünüm
alternatif çekirdek enflasyon göstergeleri tarafından da teyit edilmektedir.
Mevsimsellikten arındırılmış B ve C endekslerinin üç aylık ortalamaları 2022
yılının şubat ayında sırasıyla yüzde 8,8 ve yüzde 8,4 ile en yüksek noktasına
çıkarken, mayıs ayı itibarıyla yüzde 2,5 ve yüzde 2,8 seviyelerine
gerilemiştir.
Mayıs ayı itibarıyla B ve C endeksinin mevsimsellikten
arındırılmış artış oranları sırasıyla yüzde 2,9 ve yüzde 3,6 olarak
gerçekleşmiştir (önceki ay yüzde 2,3 ve yüzde 2,6). Medyan enflasyon ve SATRIM
gibi alternatif çekirdek göstergelerde de önceki aya göre artışlar
gözlenmiştir.
Talep ve üretim
Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyetin
özellikle iç talep kaynaklı güçlü seyrini sürdürdüğünü teyit etmektedir.
Perakende satış hacim endeksi deprem kaynaklı etkilere rağmen yılın ilk
çeyreğinde yıllık bazda yüzde 28,7 oranında artmıştır. Nisan ayında endeks
yıllık bazda yüzde 23,7 oranında yükselerek artış eğilimini sürdürmüştür.
Nisan
ayı itibarıyla çeyreklik bazda artış oranı ise yüzde 3,3 oranında gerçekleşmiştir.
Kartla yapılan harcamalardaki artış eğilimi ikinci çeyrekte devam etmiştir.
İmalat sanayi firmalarının ikinci çeyrekteki kayıtlı siparişlerine bakıldığında
iç piyasa siparişlerinin yıllık bazda 2,6 puan ile kuvvetli artış kaydettiği
görülmektedir.
Güncel veriler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin
beklenenden hızlı toparlanmasını sürdürmesiyle afet kaynaklı daralmanın büyük
ölçüde telafi edildiğini göstermektedir.
İlk çeyrekte ülke genelinde istihdam
artışı afetin etkisiyle yavaşlarken nisan ayı itibarıyla mevsimsellikten
arındırılmış istihdam 31,6 milyon seviyesinde gerçekleşerek afet öncesinde ocak
ayındaki 31,7 milyon seviyesine oldukça yaklaşmıştır. Mevsimsellikten
arındırılmış işgücüne katılım oranı ise yüzde 53,9 düzeyinde gerçekleşerek afet
öncesi seviyesine ulaşmıştır.
Nisan ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığı enerji
fiyatlarına bağlı olarak gerileyen enerji ithalatındaki düşüşe rağmen 2022
yılının nisan ayındaki 19,7 milyar dolar seviyesine kıyasla 38,1 milyar dolar
artarak 57,8 milyar dolara yükselmiştir. Bu artış hizmetler dengesindeki güçlü
seyre rağmen dış ticaret açığındaki yükselişin etkisiyle gerçekleşmiştir.
Nisan
ayı itibarıyla yıllıklandırılmış olarak ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret
açığı önceki yılın aynı dönemindeki seviyesine göre 54,0 milyar dolar artarak
100,2 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde yıllıklandırılmış hizmetler
fazlası 14,9 milyar dolar artarak 51,6 milyar dolara çıkmıştır. Parasal
koşulların ve beklentilerin etkisiyle altın ithalatı cari açıktaki artışta
önemli rol oynamaktadır. Yılın ilk dört ayında toplam altın ithalatı bir önceki
yılın aynı dönemindeki seviyesine kıyasla 9,2 milyar dolar artışla 11,8 milyar
dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.
Mayıs ayı geçici dış ticaret verileri altın
ithalatının artış ivmesini sürdürdüğüne işaret etmiştir. Yurt içi talepteki
güçlü seyir tüketim malları ithalatı kanalıyla cari işlemler açığını artırıcı
etkide bulunmaktadır. Mayıs ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ve
haziran ayı için yüksek frekanslı veriler mevsimsellikten arındırılmış olarak
ihracattaki nispeten yatay seyre karşın ithalatın, söz konusu grupların
katkısıyla artış eğilimi sergilediğine işaret etmektedir.
Turizm gelirlerinin beklentilerin üzerinde ve yıl geneline yayılmış
seyri ile yılın ikinci yarısında cari dengeye güçlü bir katkı sunacağı tahmin
edilmektedir. Seyahat gelirleri yılın ilk dört ayında bir önceki yılın ilk dört
ay toplamına göre 2,1 milyar dolar artarak 10,3 milyar dolar seviyesine
ulaşmıştır. Yabancı ziyaretçi sayıları da benzer şekilde yılın ilk dört ayında
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29,2 artarak 9,5 milyon kişi
seviyesinde gerçekleşmiştir.
Turizm gelirlerinin artan katkısıyla cari işlemler
hesabının yılın ikinci yarısında daha dengeli bir seyir izleyeceği tahmin
edilmektedir. Turizm gelirlerindeki güçlü seyir ile enerji ithalatındaki
normalleşmenin döviz piyasasında arz kaynaklı olarak sağlıklı fiyat oluşumu ve
istikrara katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, artan turizm
faaliyeti kısa vadede talebi artırarak tüketici enflasyonu üzerinde risk
oluşturmaktadır.
Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla yıllık büyümesi, deprem kaynaklı
etkilere karşın, bir önceki çeyrekteki yüzde 3,5’e kıyasla artış göstererek
yüzde 4 olmuştur. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak ise
çeyreklik bazda büyüme yüzde 0,3 oranında gerçekleşmiştir. Yıllık büyümeye net
ihracatın katkısı -2,8 puan, yatırımların katkısı 1,2 puan, geri kalan tüketim
sektörünün katkısı ise 5,6 puan olmuştur.
Yıllık büyümeye en yüksek katkı yurt
içi talepten gelirken zayıf seyrini sürdüren dış talep ve deprem kaynaklı
geçici üretim kaybı sanayi sektörünün büyümeye katkısını sınırlamıştır. Özel
tüketim yıllık büyümesi yüzde 16,2 olurken, özel ve kamu kesimi tüketim ve
yatırım harcamalarını içeren nihai yurt içi talep büyümesi yüzde 12,1 olmuştur.
Bu dönemde, makine-teçhizat yatırımları yıllık bazda yüzde 8 büyüyerek artış
eğilimini on dördüncü çeyreğe taşımıştır.
Nisan ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim
etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,9 oranında azalmış,
çeyreklik bazda ise yüzde 0,8 oranında artarak deprem sonrası toparlanma
eğiliminin devamına işaret etmiştir.
Maliyet koşulları
2022 yılının ikinci yarısından itibaren gerileyen küresel
emtia fiyatları girdi fiyatı kanalıyla tüketici enflasyonundaki düşüşü desteklemiştir.
Diğer taraftan, döviz kurları ve işgücü maliyetindeki artışlar nedeniyle
üretici fiyatları üzerindeki baskı artmaktadır.
Yurt içi üretici fiyat endeksi mayıs ayında enerji imalatı
grubundaki gerilemenin etkisiyle yüzde 0,65 ile ılımlı bir artış kaydetmiş,
yıllık üretici enflasyonu yüzde 52,11’den 11,35 puan düşerek yüzde 40,76 olarak
gerçekleşmiştir. Uluslararası emtia fiyatları mayıs ayında genele yayılan
düşüşler sergiledikten sonra haziran ayında yataya yakın bir seyir
kaydetmektedir.
Küresel arz zincirindeki baskılara dair göstergeler ve
uluslararası taşımacılık maliyetleri düşük seyretmektedir. Küresel emtia
fiyatlarındaki gerilemeyle birlikte mevcut küresel arz koşulları enflasyon
açısından olumlu görünümünü sürdürmektedir. Diğer taraftan, döviz kuru
gelişmelerinin önümüzdeki dönemde enerji ve ithal edilen diğer girdi fiyatları
üzerinde baskı unsuru oluşturacağı beklenmektedir.
Hanelere sağlanan doğal gazın mayıs ayında tamamının,
sonraki 11 ay süresince de 25 metreküpünün bedelsiz sunulması mayıs ayında
tüketici fiyatları artışında belirgin bir yavaşlamaya yol açarak enflasyon
üzerinde 2,4 puan düşürücü etki oluşturmuştur. Söz konusu düşürücü etki, ilave
destekler söz konusu olmazsa, havaların soğuması ve ısınma amaçlı enerji
tüketiminin devreye girmesiyle birlikte yılın son çeyreğinde tersine dönerek
enflasyonu artırıcı yönde oluşacaktır.
Enerji fiyatlarındaki olumlu seyre karşın, sermaye malları,
dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları alt endekslerinde manşet üretici
fiyatlarından ayrışan bir görünüm izlenmiştir. Bu görünüme ek olarak, Türk
lirasındaki değer kayıpları, artan kur oynaklığı ve ücretlerde genele yayılan
artışın yakın dönemde enflasyon üzerinde maliyet yönlü ilave baskı oluşturacağı
öngörülmektedir.
Söz konusu etmenlerden tüketici fiyatlarına geçişkenliğin,
özellikle talep koşullarının güçlü olduğu dönemlerde hızlı gerçekleştiği
görülmektedir. Öncü göstergelere göre, başta dayanıklı tüketim malları olmak
üzere enflasyon sepetindeki birçok kalemde kur artışları tüketici enflasyonuna
yansımaya başlamıştır.
Hizmet enflasyonunda katılık
Hizmet sektöründe fiyat artışları yüksek seviyelerini
sürdürmekte, grup enflasyonu mallara kıyasla katılık arz etmektedir. Yurt içi
talep etkisinin daha belirgin olduğu hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye
kıyasla halen yüksek seyretmektedir.
Mevsimsellikten arındırılmış tüketici
fiyatlarının son üç aylık ortalaması B göstergesinde yüzde 2,5 iken,
hizmetlerde yüzde 3,7’dir. Buna ek olarak hizmet sektörüne ait yayılım endeksi
tarihsel ortalamasının üzerinde seyrederek artışların sektör geneline
yayıldığını göstermektedir.
Yükselen konut fiyatları ve geçmiş enflasyona endeksleme
davranışına ek olarak gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzlukları, kira
artışlarını yukarıya çekerek tüketici enflasyonunu olumsuz yönde
etkilemektedir.
Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde
etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık artışlar süreklilik gösteren bir
görünüm arz etmektedir.
Kira, eğitim, sağlık, eğlence-kültür başta olmak üzere
belirli hizmet kalemleri geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyatlama davranışı
sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden
olmaktadır.
Enflasyon beklentileri
Enflasyonun 2023 yılında bir miktar yükseldikten sonra
parasal sıkılaştırmanın birikimli etkilerinin devreye girmesiyle gerileyerek
önce tarihsel ortalamalara, sonra da orta vadeli hedefe kademeli olarak
yakınsayacağı öngörülmektedir.
Kredi genişlemesi, maliyet baskıları ve döviz
kuru gelişmeleri enflasyon üzerindeki baskıların artabileceğine işaret
etmektedir. Enflasyon beklentilerindeki mevcut seyir ve fiyatlama
davranışlarındaki bozulma, enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri
canlı tutmaktadır.
Haziran ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre: On
iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 29,84’ten 0,81 puan artışla
yüzde 30,65; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde
17,74’ten 0,38 puan yükselişle yüzde 18,12; beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon
beklentisi yüzde 8,22’den 0,15 puan aşağı güncellenerek 8,07 olmuştur.
Parasal ve finansal koşullar
Kurul, para politikası kararıyla birlikte kredi büyümesi ile
kredi ve mevduat faizlerine ilişkin tespitlerde bulunmuştur. Finansal istikrar
perspektifiyle, duyarlılık analizleri yapılarak bankacılık sisteminin politika
faiz oranlarındaki artışlara karşı güçlü ve dayanıklı olduğu
değerlendirilmiştir.
Kredi büyümesi iç talebi artırarak enflasyon üzerinde risk
oluşturmaktadır. 16 Haziran 2023 itibarıyla, 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel
kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 65,7, taşıt kredilerinde yüzde 63,1,
ihtiyaç kredilerinde yüzde 27, konut kredilerinde yüzde 21,3 olmak üzere
toplamda yüzde 38,1 oranında artmıştır.
Diğer taraftan, son PPK döneminden bu
yana ihtiyaç kredi büyümesi yavaşlamıştır. Bu gelişmede kredi büyümesine dayalı
menkul kıymet tesisi uygulamasının kapsamının genişletilmesi ve var olan
düzenlemeler nedeniyle mevduat faizlerindeki artış etkili olmuştur.
Kredi ve mevduat faizleri ile politika faizi arasındaki fark
bir önceki PPK döneminde artmıştır. 16 Haziran 2023 haftası itibarıyla
sektördeki ortalama ihtiyaç kredisi (KMH hariç) faizleri düzenleme öncesi
döneme göre 749 baz puan artarak yüzde 41,7 seviyesine yükselmiştir.
Türk
lirası ticari kredi faizleri yatay bir seyir ile yüzde 14,7 olarak
gerçekleşmiştir. Mevduat faizi önceki PPK döneminden bu yana 674 baz puan
artışla yüzde 30,3’e yükselmiştir. Kur Korumalı Mevduat hesaplarında faiz üst
tavanının kaldırılmasının yukarı yönlü etkisi devam etmektedir.
Bu çerçevede Kurul, parasal sıkılaştırma ile birlikte mevcut
mikro- ve makroihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesi süreciyle piyasa
mekanizmalarının işlevselliğinin artırılması gerekliliğini değerlendirmiştir.
Para politikası
Kurul politika faizini enflasyonun ana eğiliminin
gerilemesini ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaşmasını sağlayacak parasal ve
finansal koşulları oluşturacak şekilde belirleyecektir.
Kurul, mevcut para
politikası çerçevesinin enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne
alındığında yüzde 5 enflasyon hedefini gerçekleştirmekten çok uzak olduğu
değerlendirmesinde bulunmuştur.
Fiyat istikrarındaki bozulmanın makroekonomik
istikrarı ve özellikle finansal istikrarı tehdit ettiğine dikkat çekilmiştir.
Bu doğrultuda Kurul, adımları gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak
güçlendirilen bir parasal sıkılaştırma sürecinin uygulanmasına karar vermiştir.
Parasal sıkılaştırma sürecinin enflasyon görünümünde belirgin iyileşme
sağlanana kadar devam etmesi öngörülmüştür.
Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı
yüzde 8,5’ten yüzde 15 düzeyine yükseltilmiştir. Kurul alınan bu kararı,
dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması,
fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için başlatılan
parasal sıkılaştırma sürecinin ilk adımı olarak öngörmektedir.
Kurul, parasal sıkılaştırma sürecinin makroekonomik ve
finansal koşullar üzerindeki etkilerine dair analizleri incelemiştir. Faiz
artırım senaryolarının enflasyon, kredi büyümesi, kredi ve piyasa faizleri,
ekonomik aktivite, beklentiler gibi anahtar makroekonomik değişkenler
üzerindeki etkileri ile bankacılık stres testleri değerlendirilmiştir.
Enflasyon görünümü bu doğrultuda yeni adımların atılmasını gerekli kılmaktadır.
Enflasyon ve enflasyon eğilimine ilişkin göstergeler
yakından takip edilecek ve TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda
elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
Kurul, hedeften oldukça uzaklaşan enflasyonun para
politikasının etkin kullanımını gerektirdiği tespitinde bulunmuştur. Parasal
sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliği artacaktır.
Buna ek olarak Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati
çerçevenin makro finansal istikrarı destekleme konusunda zayıf kaldığı ve
piyasa mekanizmalarının işlevselliğini olumsuz etkilediği tespitlerini
yapmıştır. Bu doğrultuda söz konusu çerçevede sadeleşme politikası
benimsenmiştir.
Mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeve, piyasa mekanizmalarının
işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde
sadeleştirilecektir. Yumuşak bir geçiş süreci için sadeleşme politikasının
kademeli olmasına karar verilmiştir. Sadeleşme sürecinde dönüşümün hızı ve
sıralaması etki analizleri ile belirlenecektir.
TCMB tarafından yapılan
düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri
için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul
kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir
bakış açısıyla değerlendirilerek yapılacaktır.
Bununla birlikte, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak
hedefiyle, TCMB cari dengeyi iyileştirecek stratejik yatırımları desteklemeye
devam edecektir.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir
çerçevede almaya devam edecektir.