İzmir’de 30 Ekim 2020’de yıkılan binalara ilişkin yürütülen soruşturmaların ardından açılan davalar kapsamında ilk duruşma bugün görüldü.
9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok’a ilişkin duruşmaya tutuklu sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları da salonda hazır bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunma yapan tutuksuz sanıklardan binanın statik proje müellifi A.Ö, binanın 1975 deprem yönetmeliğine uygun yapıldığını, belediyeden de onay aldığını söyledi.
Binanın projesini hazırlayıp sanıklardan mimar N.B’ye teslim ettiğini dile getiren A.Ö, “A ve B bloklar aynı proje ile yapıldı. Daha narin olan A Blok’ta bir şey yokken daha kütleli olan B Blok’ta ise çökme oldu. Bunun nedeninin bilirkişiler tarafından araştırılmasını istiyorum. Kusurum yok.” dedi.
Yılmaz Erbek Apartmanı için 2006 yılında zemin etüt raporu hazırlayan tutuksuz sanıklardan yüksek jeoloji mühendisi A.D. de suçlamalarla ilgisi olmadığını savundu.
Rapor istendiğinde binanın bitmiş olduğunu, insanların oturduğunu ifade eden A.D, şöyle konuştu:
“Sismik etüt ve sondaj çalışması yaptık. 2 noktadan 15 metre derinliğe indik. Yer altı su seviyesi 5 metre olarak ölçüldü. Depremden sonra yer altı su seviyesi 3 metre olarak ölçülmüş. 15 senede zeminde değişiklikler olabilir. Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini yazdık. Görevimi layığıyla yaptım.”
“DUVARLARIN KALDIRILMASINDA BİR MAHSUR YOKTU”
Tutuksuz sanıklardan yapı denetim şirketi yöneticisi B.B. de yapı ile ilgili kendilerine müracaat geldiğinde binanın bitmiş olduğunu zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina gördüklerini söyledi.
Eski projede olan duvarların kaldırılmasıyla ilgili tadilat projesi yapılmış olduğunu dile getiren B.B. “Mimar olduğum için projeyi inceledim. O dönemki yönetmeliğe uygundu. Duvarların kaldırılmasında bir mahsur yoktu.” dedi.
Tutuksuz sanıklardan yapı denetim firmasının yöneticilerinden E.P.T ise belediyenin isteği doğrultusunda binada inceleme yaptıklarını, binanın proje ile uyumlu olduğunu gördüklerini ve şirketin müdürü sıfatıyla imza koyduğunu dile getirdi.
“YÖNETMELİK DE SUÇLU”
Tutuklu sanık N.B’nin 2001 yılında istifa etmesinin ardından yapının fenni mesulü olarak görevlendirilen tutuksuz sanık E.İ, kendisinden 460 metrekarelik alan için duvarların kaldırıldığı bir tadilat projesi istendiğini anlattı.
E.İ, savunmasında şu ifadelere yer verdi:
“2001 yılında binaya gittiğimde bir fenni mesul yoktu. Kimse sorumluluk almak istemiyordu. Daha önceki mimar, duvarları taşıyıcı olarak çizdiğini söylüyor ancak taşıyıcı duvar olacaksa projeye yazılması lazımdı. Binada kolonlar hep aynı yöne doğru bakıyordu. Bu da binada domino etkisi oluşturur. Ancak o zamanki yönetmelik bunun yapılmasına imkan veriyordu. Bitmiş bir binada fenni mesul olarak neyi düzenleyebilirim. Biz mimarlar çizeriz. Çizenler değil hesaplayanlar öldürür. Hesap yapanların iyi hesap yapmaları lazımdı. Yönetmelik de suçlu.” diye konuştu.
“KAĞIT ÜSTÜNDE BAŞKANLIK”
Binanın kat karşılığı yapımını üstlenen kooperatifin başkanlığını yapan tutuksuz sanıklardan K.K, o dönem arsa sahiplerinden tutuklu sanık M.Y’nin beyaz eşya dükkanında çalıştığını, kooperatife “rica üzerine kağıt üzerinde başkanlık yaptığını”, binada dairesinin olmadığını belirterek fiili sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürdü.
Kooperatif yöneticilerinden tutuksuz sanık Z.S. de M.Y’nin kardeşi olduğunu, ev hanımı olarak inşaat işlerinden anlamadığını, kağıt üzerinde kooperatifin başkan yardımcısı olarak imzasının olduğunu söyledi.
Tutuksuz sanıklardan birinin Kovid-19 karantinasında olduğu gerekçesiyle katılmadığı duruşmada sanık ifadelerinin ardından duruşmaya ara verildi.
İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde çöken binalardan Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok’ta 11 kişi hayatını kaybetmiş, 11 kişi de yaralanmıştı.