Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İtalya’nın Napoli şehrinde düzenlenen “G20 Çevre Bakanları ile İklim ve Enerji Bakanları Toplantısı”na katıldı. Kurum, toplantının “Koruma ve Yönetme için Doğal Bir Sermaye” başlıklı birinci oturumunda yaptığı konuşmaya İtalya’nın dönem başkanlığında ve ev sahipliğindeki toplantıların dünya için güzel sonuçlar getirmesini ve İtalya hükümetine çalışmalarında başarılar dileyerek başladı.
Bugün dünyanın farklı bölgelerinde, kirlilik, doğal kaynakların tükenmesi, biyolojik çeşitliliğin azalması, çölleşme, iklim değişikliği gibi çevre sorunları olduğunu belirten Kurum, bu sorunlardan sadece biri olan iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine ise artık daha sık maruz kaldıklarını söyledi.
Kurum, birkaç gün önce Doğu Karadeniz bölgesinde Rize’de olduklarını, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan aşırı yağışlarla meydana gelen sel ve heyelan sonucu 6 kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Kurum, bir haftayı vatandaşların acılarını paylaşmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için bölgede geçirdiklerini ifade etti.
Benzer şekilde başta Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika olmak üzere, Batı Avrupa ülkelerinde yaşanan ve yoğun yağış nedeniyle meydana gelen afetler sonucu yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiğini dile getiren Kurum, “Bu vesilesiyle mevkidaşlarıma, hayatlarını kaybeden vatandaşları için duyduğumuz üzüntüyü ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Haber alamadığımız vatandaşların en kısa sürede bulunmalarını ve ailelerine kavuşmalarını temenni ediyorum.” dedi.
“TÜRKİYE OLARAK, BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİMİZİ KORUMAYA YÖNELİK BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR YÜRÜTÜYORUZ”
İklim değişikliğine ilişkin açıklamalarda bulunan Kurum, “Türkiye olarak, iklim değişikliğiyle mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Fakat bu mücadeleyi bir ülke tek başına sürdüremez. İklim değişikliği ve kirlilik sınır tanımıyor. Bu nedenle iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla mücadelede topyekun hareket etmek zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Çevre sorunlarıyla mücadelede önemli hususlardan birinin su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı olduğunu, temiz su kaynaklarına ihtiyacın her geçen gün artarken, arıtılmış atık suların yeniden kullanımının büyük bir önem kazandığını belirten Kurum, bu kapsamda su ve atık su yönetimi politikalarının AB’ye katılım süreci, nüfus artışı, sanayileşme, şehirleşme ve küresel gelişmeler neticesinde geliştirildiğinin altını çizdi.
Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımızın eşi saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde yürüttüğümüz Sıfır Atık Mavi hareketimizle su kaynaklarımızı korumaya, su kirliliğini önlenmeye ve su tüketiminin azaltılmasına yönelik önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu noktada, dünyada alarm verici seviyelere ulaşan biyolojik çeşitlilik kaybına dair çalışmalarımıza da değinmek isterim. Türkiye olarak, biyolojik çeşitliliğimizi korumaya yönelik bilimsel araştırmalar yürütüyoruz. Korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 11’e çıkararak bu alanlarda yaşayan canlı cansız tüm varlıklarımızı, akarsularımızı, kirlenme tehlikesinden, yok olma tehlikesinden kurtardık. Bu oranı, OECD ortalaması olan yüzde 17’ye ve daha da üzerine çıkarmak için çalışmalarımız ise devam ediyor. Millet bahçeleriyle korunan alanlarımızı birbirine bağlıyor, ekolojik koridorlar oluşturuyoruz. Böylece habitatlar arası bağlantıların kopmamasını sağlayarak biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde, BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 16. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapacak ve başkanlığını iki yıl için üstleneceğiz. Türkiye, bu süreçte biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı yolunda atılacak adımlarda öncü bir rol oynayacaktır.”