Çavuşoğlu: ABD ve İsrail’in ortak davamızı rehin almasına izin vermemeliyiz | Egenews | Ege ve İzmir Son Dakika HaberleriEgenews | Ege ve İzmir Son Dakika Haberleri

22 Kasım 2024 - 09:05

Çavuşoğlu: ABD ve İsrail’in ortak davamızı rehin almasına izin vermemeliyiz

İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı,

Çavuşoğlu: ABD ve İsrail’in ortak davamızı rehin almasına izin vermemeliyiz
Son Güncelleme :

18 Mayıs 2021 - 11:28

2020 Okuma

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İslam İşbirliği  Teşkilatı (İİT) üyesi bazı muhataplarının Filistin için Cidde’de düzenlenen İİT  toplantısına katılmamasından üzüntü duyduğunu belirterek, “Bazı üyelerin neden bu  toplantıya katılmadıklarının da farkındayım. ABD ve bazı ülkelerin, hatta  İsrail’in bazı üye ülkelere baskı yaptığını da biliyorum ancak onların ortak  davamızı rehin almasına asla izin vermemeliyiz. Benim birçok başkente mesajım  bu.” dedi. 

Çavuşoğlu, Cidde’de düzenlenen İİT’nin “İsrail’in Kudüs’teki  İhlalleri” konulu Açık Katılımlı Olağanüstü İcra Komitesi toplantısında konuştu.

Filistin meselesinin karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğuna  dikkati çeken Çavuşoğlu, Kudüs’ün yasal ve tarihi statüsünün tehdit altında  olduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu, İsrail’in tarihi yeniden yazmaya çalışıp ve kentin İslam  mirasını, doğasını ve demografisini tahrip etmek için adımlar atıp, sahada daha  da sertleştiğine işaret ederek, “Kudüs ve Batı Şeria dahil, Filistin  topraklarında yasa dışı yerleşimlerin yayılımı devam ediyor. Bu, iki devletli  çözümü baltalamak için atılan bilinçli bir adımdır.” ifadelerini kullandı.

Bazı İsrailli siyasetçilerin Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlere  ilave yapmak istediklerini açıkladıklarını belirten Çavuşoğlu, “İsrail hükümeti,  yerleşimleri artırarak ve kazı çalışmalarıyla eski şehir Kudüs’ün doğasını tahrip  etmeye çalışıyor. Şehrin aynı zamanda İslami karakter ve mirasını yok etmeye  çalışıyor ve Yahudi üstünlüğünü sağlamak için demografisini değiştiriyor.” diye  konuştu.

Çavuşoğlu, sözde “hac yolu” açmak için devam eden yıkıcı tünel  çalışmalarının bu çabaların son örneklerinden biri olduğunu kaydetti.

‘İlk kıblemizin statüsünü korumakta kararlı olmalıyız’

İşgalin, Filistinlilerin ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerini  engellediğine vurgu yapan Çavuşoğlu, “Kudüs’te Filistinliler, kendi  mahallelerinde tahliye emirleri ve günlük saldırılara maruz kalıyor. İkamet  statüleri uluslararası normların ihlali ile sona erdirildi. Tüm yaşam koşulları  baltalandı.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Harem el-Şerif’in durumunun da özel bir endişe konusu  olduğuna dikkati çekerek, “Yıllardır ilk defa yüzlerce yerleşimci, geçtiğimiz  ramazanda Harem el-Şerif’e girdi. El-Aksa Camisi’nde ibadet eden Müslümanlara  işgalin başladığı sözde ‘5 Mart Kudüs Günü’nde saldırılar düzenlendiğini gördük.”  dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Kudüs’ün şiddet ve provokasyon değil, barış ve uyum  şehri olması gerektiğini ifade etti.

İİT üyeleri olarak Kudüs’ün kırmızı çizgileri olduğunu birçok kez  tekrarladıklarını belirten Çavuşoğlu, bir ay kadar önce Mekke’de düzenlenen İİT  14. Zirve Toplantısında Filistin ve Kudüs’e ilişkin kararlar aldıklarını  hatırlattı. Çavuşoğlu, “Bu teşkilatı kurmamızın ana nedeni olan Filistin halkının  haklı nedenlerine olan taahhüdümüzü tekrarladık.” şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, Filistin ve Kudüs davasının İİT’nin merkezinde olmaya devam  edeceğini söyleyerek, “İlk kıblemizin statüsünü koruma ve kollama çabalarımızda  kararlı olmalıyız. Bu, ümmetimize ve tarihe karşı olan sorumluluğumuzdur.” diye  konuştu. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Filistin davasının daha fazla dayanışma ve ortak eyleme ihtiyacı  olmasına rağmen muhataplarımızın çoğunun bugün burada olmadığını görmek üzücü.  Bazı üyelerin neden bu toplantıya katılmadıklarının da farkındayım. ABD ve bazı  ülkelerin, hatta İsrail’in bazı üye ülkelere baskı yaptığını da biliyorum ancak  onların ortak davamızı rehin almasına asla izin vermemeliyiz. Benim birçok  başkente mesajım bu.”

Ekonomik projeler ve planların itibar, adalet ve özgürlük ihtiyacının  yerini alamayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, adil bir barış olmadan hiçbir projenin  başarılı olamayacağını kaydetti. Çavuşoğlu, “Bu sözde Yüzyılın Anlaşması için de  geçerli. Sürdürülebilir barış Filistin halkının onurunu göz ardı ederek ve adil  ve meşru taleplerini görmezden gelerek elde edilemez. İsrail’in uluslararası  hukukun tüm parametrelerine karşı olan kabul edilemez girişimlerine karşı  seçeneksiz değiliz.” dedi.

‘Desteğimiz sağlam, güçlü ve ebedidir’

Ortak hareket etmenin önemine işaret eden Çavuşoğlu, “Başkanlığımız  sırasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundaki yankı yaratan ortak  çabalarımız bunun bir kanıtıdır. Filistin Devleti’nin daha fazla tanınmasını  sağlamak için daha çok çalışmalıyız. Kudüs’ün Müslüman kimliğini korumak için  işgale direnen Filistinli kardeşlerimizi desteklemeliyiz.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye olarak Filistin davasına güçlü destek veriyoruz. Desteğimiz  sağlam, güçlü ve ebedidir. İİT Zirve Dönem Başkanlığımız süresinde büyük çaba  sarf ettik. Bir yıldan kısa süre içinde Kudüs ve Filistin davası hakkında   İstanbul’da iki Olağanüstü İslam Zirvesi düzenledik. Türkiye’nin çağrısı üzerine  BM Genel Kurulu iki acil toplantı düzenledi ve Kudüs’ün statüsü ile Filistinli  sivil halkın korunması konusunda kararlar aldı.

İİT’nin Suudi Arabistan’ın başkanlığında ortak davamızın  savunulmasında ön sırada yer almaya devam edeceğine inanıyoruz. Türkiye bu  çabalarda aktif olarak yer almaya devam edecek. Filistin ekonomisinin  sürdürülebilir kalkınması ve Filistinli mültecilere yardımlara katkı sağlamayı da  sürdüreceğiz. Bunları ikili kanallar ve BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere  Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ile yeni kurulan İİT Vakıf Fonu aracılığıyla  yapacağız.”

Çavuşoğlu, Filistin halkının 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu  Kudüs olan egemen, bağımsız devletine kavuşmasına Türkiye’nin bağlılığını  yineleyerek sözlerini bitirdi.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.