Yaşlıca büyüğüm köyden topladığı, aldığı otları, bitkileri satmaya çalışıyor.
Manavda zor bulananlar da mevcut.
Bir emek var.
Çalmıyor, dilenmiyor.
Bir kadın geldi, müşteri sıfatı.
Kokoş, üstündeki çulla, taktıkları ile hava atan cinsten.
Bir ayağı çukurda, beğenilsen kaç yazar.
Kompleksi full.
Sergiye bakıyor, ellemeye başladı.
Korona nedeniyle elini günde 50 kez dezenfektan, kolonya sıkanlardan.
Umarsızca elliyor işte, o güzelim bitkileri.
Eli çok temiz sanki.
Baktı birine, yaklaştırıp kendine.
Kokladı bir de pandemiye rağmen, maskesini de indirip.
‘Ne kadar’ diye sordu.
Satıcı ‘2,5 lira’ dedi.
Klasik cevap hazır ‘Çok pahalı’.
İnsan da biraz utanma olur canım.
Betonun üstünde, soğukta.
Biraz emeğe saygı.
2,5 lira nedir ki senin için.
Almazsan alma, zıkkımın kökünü ye.
Bana ne.
Tezgâhtan kadın ayrılırken, adamcağızın o yüzünü görmeliydiniz.
İnsanlığımından utandım.
Umarım o 2,5 liraya muhtaç kalırsın bir gün.
Ya dolandırılınca ya kazıklanınca ya evine hırsız girince ya da başına bir musibet gelince anlarsın.
O zaman da sana geçmiş olsun.