Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin “Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” başlıklı uluslararası konferansında açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan’ın açıklamalarında satır başları:
Göç alanında uzman seçkin isimleri bir araya getiren sayın rektör ve üniversite görevlilerini tebrik ediyorum. Göçün sebepleriyle sosyal, kültürel ve ekonomik etkileriyle bizi yeniden düşünmeye sevk edeceğine inanıyorum. Göç konusunun, özellikle son yıllarda küresel bir mesele olarak dünyanın gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. dünya savaşından bu yana en çok insan hareketliliği dönemini yaşıyoruz.
‘MÜLTECİLERİN SAYISI 26 MİLYON YAKLAŞMIŞTIR’
Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaşmıştır. Yani dünya nüfusunun %3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmektedir. Zulümden baskıdan açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle sonlanıyor. 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra çölünün kızılı, binlerce umut yolcusunun mezarı oldu.
YUNANİSTAN’A MÜLTECİ TEPKİSİ: AÇIKÇA ZULÜM EDİLEN SAHNELER YAŞADIK
Özellikle botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz’de değil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin hayalleri kendilerini denize itenlerle suya gömülmüştür. Avrupa’ya sığınan 10 binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık %80’inene zengin devletler değil, imkanları çok daha kısıtlı devletler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç mülteciyi reklam malzemesi yapanlar, bu durumda sorumluluk üstlenmiyor. Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre 2020’de dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece bir kısmı batıya yerleştirilmiştir. Türkiye 4 milyonu bulan mülteciye kapılarını açmıştır. Türkiye ile Yunanistan sınırında mültecilere Yunan güvenlik güçleri tarafından açıkça zulüm edildiği sahneler yaşadık. AB Ajansı Frontex’le bu hak ihlaline ortak olmuştur. Son 500 yılda zulme uğrayan baskı gören, inancı, rengi kültürü dolayısıyla mağdur olan mazlumlara biz kapımızı açtık. Kafkasya’daki kardeşlerimizde, balkanlardaki soydaşlarımız da dara düşünce hep bizim topraklarımıza sığındı.
2. dünya savaşı sırasında Avrupa’daki Türk diplomatlar, Türk pasaportuyla yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı. Zulme ve katliama uğrayan herkese güvenli bir liman şevkatli bir yuva olduk. Maddi imkanları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler mültecileri toplama kampına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık. Obama görevdeyken şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu ve bu konuda özellikle kapılarımızı açmamız için destek istedi.
OBAMA KOBANİ KONUSUNDA DESTEK İSTEDİ
2. dünya savaşı sırasında Avrupa’daki Türk diplomatlar, Türk pasaportuyla yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı. Zulme ve katliama uğrayan herkese güvenli bir liman şevkatli bir yuva olduk. Maddi imkanları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler mültecileri toplama kampına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık. Obama görevdeyken şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu ve bu konuda özellikle kapılarımızı açmamız için destek istedi. Dedim ki bu durumda nasıl olacak. Bana verdiği cevap şu; Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Gerekirse biz tüm mühimmatla buraya uçağı indireceğiz. Ben de dedim ki, biz buna ortak olamayız. O olay ile birlikte binlerce Kürt kardeşimiz o olay neticesinde öldü. Biz ona rağmen kapılarımızı açtık. Onbinlerce Kobanili Kürt kardeşimiz hala bizim topraklarımızda.