Sedat Ergin’in bugünkü köşe yazısı şöyle;
Geçen hafta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ın Gara dağında gerçekleştirdiği harekât sırasında PKK’nın bir mağarada rehin tuttuğu 13 vatandaşımızı şehit etmesi hadisesinin uzun bir dönem Türk kamuoyunun gündeminde yer edeceği anlaşılıyor.
Tartışmayı bir çerçeveye oturtmak bakımından, harekâtın nasıl gerekçelendirildiği, nasıl planlandığı, ne şekilde icra edildiği, icrası sırasında hangi aşamalardan geçildiği gibi başlıca soruların yanıtlarını resmi açıklamaları esas alarak değerlendirdiğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.
ANA HAREKÂT ÇARŞAMBA SABAHA KARŞI BAŞLADI
Türk kamuoyu, harekâtın başladığını 10 Şubat Çarşamba günü Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan paylaşımlarla öğrendi. Açıklamada, PKK’nın Irak’ın kuzeyinde bazı bölgelerde varlığını sürdürmeye, yeniden barınma alanları ve mevziler oluşturmaya devam ettiği ve geniş çaplı bir saldırı hazırlığı içinde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, Gara bölgesindeki hedeflere 10 Şubat 02.55’ten itibaren “Pençe Kartal-2 Harekâtı”nın düzenlendiği bildirildi.
Sonradan yapılan açıklamalar, hava bombardımanının yaklaşık üç saate yakın sürdüğünü, 50’den fazla hedeften 48’inin imha edildiğini gösteriyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in 14 Şubat tarihli açıklamasına göre, Çarşamba sabahı saat 04.55’te ikinci aşamaya geçilerek “kara harekâtı” başlatılmıştır. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise önceki gün TBMM’deki konuşmasında, harekâtın çarşamba sabahı 05.45’te başladığını bildirdiği bu aşamasını “Hava hücum harekâtı” diye adlandırıyor, “Belirlediğimiz çeşitli bölgelere özel kuvvet unsurlarımız helikopterlerle inmeye başladılar” diyor.
Akar, bu aşamadaki hedefi “Bölgeye giriş çıkışları önleme, uygun arazi kesimlerini kontrol altına alma” şeklinde açıklıyor. Harekâtın ilk gününde üç şehit bu sırada çıkan çatışmalarda verilmiştir. Çatışmalarda şehit olan ikisi subay biri astsubay üç askerin cenaze töreni 12 Şubat Cuma günü Ankara’da yapıldı. Akar, beraberinde TSK komuta kademesi olduğu halde 13 Şubat Cumartesi sabahı Şırnak’a intikal etti. Bakan Akar ve komutanlar, daha sonra Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirilen “Pençe Kartal-2 Harekâtı”nın sevk ve idare edildiği sınır hattındaki Harekât Merkezi’ne geçtiler.
HAREKÂT İSTİHBARATIN TEYİDİ VE MÜDAHALE AMAÇLI
Akar, operasyonun sona ermesinin ardından 14 Şubat Pazar sabaha karşı 01.00 sularında Harekât Merkezi’nde yaptığı açıklamada, harekâtın amacını “terörist unsurları etkisiz hale getirmek”, “sınır güvenliğini sağlamak” hedeflerinin yanı sıra “daha önce güvenlik nedeniyle açıklanmayan, teröristler tarafından kaçırılan vatandaşlarımızla ilgili istihbaratı teyit etmek ve gerekli müdahalede bulunmak maksadı” şeklinde açıklamıştır. Harekâtın başından itibaren rehineleri kurtarma hedefine de dönük olduğu ilk kez bu açıklamayla telaffuz edilmiştir.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler de Akar’dan sonra yaptığı açıklamada, “Kaçırılan personelimiz var. Bu vatandaşlarımızı çeşitli mağaralarda saklayarak kaçırmaya çalıştılar. En sonunda istihbarat kurumlarımızdan aldığımız bilgiler, elde ettiğimiz bizim kendi özel çalışmalarımız, keşif unsurlarının çalışmaları sonucunda bunların Gara bölgesinde olabileceğine dair çok iyi kanıtlar bulduk ve bunlar üzerinde çalışmaya başladık” diye konuşuyor. Orgeneral Güler, harekât öncesinde bu alandaki araziye model araziler ve tesisler üzerinden ilgili birliklerin yoğun çalışmalar yaptıklarını da belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 15 Şubat Pazartesi günü partisinin Rize il kongresinde yaptığı konuşmada, PKK tarafından kaçırılan personelin durumuna değinerek, şöyle diyor:
“O günden bugüne bu kardeşlerimizi nasıl bu terörist alçakların elinden kurtaracağız, hep bunun hesabını yaptık, çok uğraştık. En son bu operasyonların yapıldığı gece, artık bu operasyonları yapmak suretiyle bu kardeşlerimizi kurtaralım istedik… Bunların bir kısmı 5 yıl önce, bir kısmı 6 yıl önce kaçırıldı. Bunlar içinde polis var, asker var, öğretmen var. Ama gel gör ki, bunu başaramadık… Ve en sonunda alçaklar bu kardeşlerimizi işte orada, artık baktılar ki buradan kaçış, çıkış yok…”
MAĞARAYA ÜÇÜNCÜ GÜN GELİNİYOR
Sahaya dönelim. Çarşamba sabaha karşı kara harekâtının başlamasıyla özel kuvvetler Gara’da çeşitli noktalara inmiştir. Orgeneral Güler’in açıklamasına göre, bölgedeki çatışmalar harekâtın birinci ve ikinci günleri (çarşamba–perşembe) sürmüştür. Güler, “Üçüncü gün bu mağaraya geldik” diyor, rehinelerin bulunduğu mağarayı kastederek. Yani cuma günü…
Akar ise önceki gün TBMM’de “Birçok mağaranın bulunduğu bölgede ateş gelen mağaraya yoğunlaşılmış ve mağara girişlerinin demir kapılarla tahkim edildiği tespit edilmiştir. Yapılan keşifte mağaranın iki kapısı daha bulunmuştur. Kapılar tahrip edilmeye çalışılırken, içeriden de ateş açılarak el bombası atılmıştır” diye konuşuyor.
Akar, bu noktada teröristlere teslim olmaları için sürekli çağrı yapıldığını anlatıyor. Akar, “Uzun süren bu çalışmalar sonunda cuma günü akşam saatlerine doğru birinci terörist Osman Acer’in (kod adı Şervan Korkmaz) dışarı çıkarak teslim olduğunu” aktarıyor.
CUMA AKŞAM: REHİNELERİN ÖLDÜĞÜ ÖĞRENİLİYOR
Bakan, “Teslim alınan birinci terörist tarafından içeride 7 terörist ve alıkonan 13 kişinin olduğu, 13 kişinin sözde mağara sorumlusu Sorej (kod ismi) tarafından hava hücum harekâtının başlangıcında, yani 5.45 civarında başlarına birer kurşun sıkılarak şehit edildikleri ifade edildi” diyor. Sorej kod isimli teröristin adı Kamuran Ataman’dır.
Bu durumda TSK, mağaradaki rehinelerin daha çarşamba sabahı öldürülmüş olduklarını cuma akşamı öğrenmiş olmaktadır. Bu açıklamalardan, teröristin rehineleri çarşamba sabaha karşı 02.55’te başlayan ilk hava bombardımanı üzerine değil, saat 05.45’te helikopterlerin yakın araziye özel kuvvetleri indirdiği, yani kendilerine dönük operasyonu fark ettikleri noktada şehit ettiği ortaya çıkıyor.
Bu noktada operasyonun görev tanımının kendiliğinden değiştiği, rehineleri kurtarma misyonundan teröristlerin yakalanarak ya da etkisiz hale getirilerek rehinelerin naaşlarının alınması hedefine yöneldiği tespiti yapılabilir.
CUMARTESİ: MAĞARAYA GİRİLİYOR
Şimdi ertesi sabaha, yani cumartesi sabahına geliyoruz. Akar’ın TBMM anlatımına göre, mağaradan cumartesi sabahı ikinci bir terörist (Doğan Geçgel/kod adı Merkaz Botan) çıkıp kaçmaya çalışırken askerler tarafından yakalanıyor. O da 13 rehinenin başlarından vurulduğunu teyit ediyor. Bu noktada teslim olan bu iki teröriste mağaradakilere (muhtemelen 6 terörist) yönelik “Teslim ol” çağrısı yaptırılıyor, ancak içeriden ateşle karşılık veriliyor.
Akar, “Bunun üzerine içeri girmeye karar verildi, operasyon başlatıldı; içerisi tamamen karanlıktı, fenerlerle kısmi bir aydınlatma yapmak mümkündü. Operasyon güvenlik sebebiyle dikkatli ve yavaş sürdürüldü” diye konuşuyor.
Bakan, mağaranın içinde yaşanan çatışmayı şu şekilde anlatıyor:
“Mağara operasyonları çok daha zor. Bilmediğiniz bir alan, bilmediğiniz bir alanda askerin ilerlemesi gerekiyor… Karanlıkta karşıda kimin olduğunu bilmeden askerlerimizin, Mehmetçiğin ilerlemesi ciddi birtakım zorluklar içeriyordu. Ateş de geliyor, ateşle cevap veriliyor. Karanlık ve bu zor şartlarda Mehmetçik bu görevi başardı. Demir kapıların da uygun bir tahriple tahrip edilmesi, parçalanması, açılması gerekiyor. Olabildiğince güvenli ve teslim alma esasına dayalı bir şekilde ilerleme geliştirildi ve nihayet 13 vatandaşımızın şehit edildiği bölmeye girildi. Ve hakikaten oraya girildiğinde vatandaşlarımızın naaşları yerde görüldü. Giriş ve çıkış emniyete alındıktan sonra naaşlar mağaradan dışarı tahliye edildi.”
“Pençe Kartal-2 Harekâtı”nın ana akışını bu şekilde özetleyebiliriz.
Hürriyet