Pakdemirli, TMO Genel Müdürlüğü koordinasyonunda düzenlenen Lisanslı Depoculuk Değerlendirme Toplantısı’na video konferans yöntemiyle katıldı.
Lisanslı depoculuk sisteminin, ilk lisanslı deponun kuruluşunun üzerinden geçen yaklaşık 10 yılda sağlanan destek ve teşviklerle giderek büyüdüğünü ve geliştiğini ifade eden Pakdemirli, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı imkanlar sayesinde son 3 yılda hem lisanslı depo şirketi sayısında hem de kapasitede büyük artışlar olduğunu, lisanslı depo şirketi sayısının 38’den 3,3 kat artarak 126’ya ulaştığını, lisanslı depo kapasitesinin ise 1,8 milyon tondan 4 kat artışla 177 noktada toplam 7 milyon tona ulaştığını dile getirdi.
Pakdemirli, toplam kuruluş izni alan firma sayısının ise 232’ye yükseldiğini, kuruluş izni verilen kapasitenin 15,7 milyon tonun üzerine çıktığını aktararak, “Lisanslı depoculukta ürün bazında hububat ile başlayan bu süreç, baklagiller ve yağlı tohumlar, pamuk, fındık, zeytin-zeytinyağı, kuru kayısı ve Antep fıstığının dahil olmasıyla giderek genişledi. Toplam lisanslı depoların bugün itibarıyla yüzde 99’unu hububat oluşturmaktadır. Diğer ürünlerde ise 13 bin 250 tonu fındık, 36 bin tonu pamuk, 5 bin tonu kuru kayısı, 2 bin tonu Antep fıstığı ve 13 bin 500 tonu zeytin veya zeytinyağı lisanslı deposu faaliyet göstermektedir. İnşallah bu kapasiteleri ihtiyaçlar doğrultusunda daha da artırmayı planlıyoruz.” diye konuştu.
“Çiftçi fiyat düşüşlerinden daha az etkileniyor”
Türk çiftçisinin bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, ekmeye, biçmeye ve hasadını yapmaya devam ettiğini vurgulayan Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu:
“Çiftçilerimizin bu gayretlerinin sonucunda, 2020 yılında toplam bitkisel üretimimiz, bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla 124 milyon tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Buradan bütün çiftçilerimize teşekkür ediyor, ‘Ellerine, emeklerine sağlık’ diyorum. Lisanslı depoculuk sistemi sayesinde çiftçimiz depo masraflarından kurtularak, ürünleri güvenli, sigortalı ve sağlıklı şekilde modern depolarda muhafaza ederek saklıyor. Böylece, hasat döneminde arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinden daha az etkilenen çiftçimiz, lisanslı depolardaki ürününü sonraki aylarda daha yüksek fiyattan satma imkanına kavuşuyor. Hırsızlık, yangın, sel gibi doğal afetlere karşı mahsulünü koruma altına alarak hiç endişe duymadan üretmeye devam ediyor.”
Pakdemirli, bu sistemle artık ürünlerin, kamyonlar değil, kağıtların el değiştirmesiyle pazarlandığına dikkati çekerek, “Yani çiftçimiz lisanslı depoya teslim ettiği ürün karşılığında aldığı ürün senediyle ürün borsasında elektronik ortamda mahsulünü daha geniş bir yelpazede çok sayıda alıcıya ulaştırabiliyor, lisanslı depoya koyduğu ürünlerini teminat göstererek uygun koşullarda kredi kullanabiliyor.” dedi.
“Sistem, sanayiciye de katkı sunuyor”
Lisanslı depoculuk sisteminin üretici yanında sanayiciye de önemli katkıları bulunduğunu ifade eden Pakdemirli, sanayicinin ihtiyaç duyduğu miktar, tür ve kalitede ham maddeyi güvenilir şekilde lisanslı depolardan kısa sürede temin edebildiğini ve böylelikle depo ve nakliye masraflarını azalttığını anlattı.
Pakdemirli, ürün ihtisas borsalarının da lisanslı depoculuk sisteminin işlerliğini artıran, ürünlerin kayıt altına alındığı, alım satımının yapıldığı, hareketlerinin takip ve kontrol edildiği bir yapı olduğunu söyledi. Ürününü lisanslı depoya teslim eden üreticiye elektronik ürün senedi (ELÜS) verildiğini hatırlatan Pakdemirli, üreticinin bu belgeyle ürünlerini istediği zaman satabildiğini dile getirdi. Pakdemirli, üreticinin ELÜS sayesinde Ziraat Bankasından 5 milyon liraya kadar sıfır faizli kredi kullanarak, finansman ihtiyacını karşıladığını belirterek, “Ürünleri temsil eden ISIN kodu sayısının azaltılmasıyla ELÜS işlemleri derinlik kazanacak, ürün ihtisas borsası fiyat oluşumunda daha aktif rol alacak ve piyasa fiyatlarının daha şeffaf ortamda oluşması sağlanacaktır. Böylece, tarımsal ürünlerin fiyatlarında zaman ve mekan gibi faktörlerden kaynaklı farklılıklar telafi edilecek, tüketiciler bu ürünlere daha uygun ve reel rakamlarla ulaşabilecektir.” diye konuştu.
Lisanslı depoların gıda güvenliği açısından da önem taşıdığına işaret eden Pakdemirli, bu depoların, tarım ürünlerini güvenli ve sağlıklı ortamlarda kalitesini koruyarak uzun süre muhafaza ettiğini, gıda kaybını azalttığını ve güvenliğini daha sağlam hale getirdiğini bildirdi. Pakdemirli, sistemin, arz-talep sistemini dengeleyerek, arzın yıl boyuna yayılmasına, ihtiyacın düzenli ve yeterli şekilde karşılanmasına da büyük katkı sağladığını vurguladı.
Bakan Pakdemirli, salgın sürecinde yaşanan ihracat kısıtlamaları, gıda temin ve tedarik sistemindeki sorunların da lisanslı depoculuğun önemini bir kat daha artırdığını ifade etti.
“Birçok destek ve muafiyet uygulanıyor”
Lisanslı depoculuk sistemine yönelik birçok destek ve muafiyet uyguladıklarına dikkati çeken Pakdemirli, üreticilere depo kira, nakliye ve analiz desteği verdiklerini söyledi. Pakdemirli, “2015 yılında başlayan lisanslı depoculuk destekleri kapsamında bugüne kadar 5 yılda toplam 323 milyon lira destek sağladık. Bu desteğin yüzde 78’ini yani 252 milyon lirasını ise son 2 yılda ödedik.” ifadelerini kullandı.
Bakan Pakdemirli, TMO üzerinden de lisanslı depoculuk sistemini teşvik ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
“TMO, 2016’da 12 noktada alım yaparken, 2020 yılında 108 lisanslı depodan alım yaptı. 2016 yılında TMO toplam alımının sadece yüzde 5’i ELÜS kapsamında iken, bu oran 2020 yılında yüzde 80’lere ulaşmıştır. Hedefimiz, lisanslı depoculuk sisteminin ülke genelinde yaygınlaşmasıyla birlikte, TMO’nun üreticiden yaptığı alımların tamamını, lisanslı depolar üzerinden ELÜS yoluyla gerçekleştirmek.”
ELÜS yoluyla ürününü TMO’ya veya piyasaya satan üreticinin daha fazla gelir elde ettiğini vurgulayan Pakdemirli, “Buradan tüm üreticilerimize sesleniyorum, ürünlerinizi ELÜS olarak satın, daha fazla kazanın.” dedi.
Pakdemirli, 3’üncü Tarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi’nde de lisanslı depoculuk ve ELÜS uygulamasının yaygınlaştırılması hedefine yer verdiklerini anımsatarak, şunları kaydetti:
“Eylem planındaki 2020 yılı lisanslı depo hedefimiz 5,7 milyon tondu. 2020 yılında 1,7 milyon ton kapasiteli lisanslı deponun faaliyete geçmesiyle toplam kapasite 7 milyon tona ulaştı. Böylece hedefimizin 1,3 milyon ton üzerine çıkmış olduk. 2022 hedefimiz ise 8 milyon ton. İnanıyorum ki bu kapasiteye, sizlerin desteğiyle 2022’yi beklemeden bu yılın sonunda ulaşmış olacağız. Önümüzdeki dönemde, artan kapasiteyle birlikte, lisanlı depoculuk kapsamında yeni ürün gruplarıyla ilgili çalışmalar yaparak ürün yelpazesini de genişletmeyi planlıyoruz.”