Doğduğum yerde, aynı yıl İzmir’de, 1966’da hakemliğe başladı
Derbi denince ilk akla gelen hakemlerden oldu.
1946 yılında Eskişehir’de doğdu, 1993’de hakemliğe veda etti.
2002’de Tanrı’nın Küçük Oğlu adlı kitap yazdı, anılarını ölümsüzleştirdi.
Okudum o kitabı.
Nev-i şahsına münhasır, yani çok özel bir insandı.
O’na yakışan özellikleri vardı.
Askerdi, sert görünümlü idi.
Merhametli yüreği vardı belli etmezdi, saklardı.
Hakemlik ve emeklilikten sonra öyle sefalet, yoksulluk filan da çekmedi, öyle yazanlar oldu da.
Emekli maaşı yetiyordu, gördüm, yaşadım da öyle yazıyorum.
Duyumlarla yazmam.
Aramayanlarını sorduğumda da ‘fark etmez aramasınlar ihtiyacım yok’ derdi.
Dik duruşlu idi.
İzmir’e maça geldiğinde hakem soyunma odasına gider, kapıyı tıklatıp ‘Hocam hoş geldiniz başarılar dilerim Allah yardımcınız olsun’ derdim, içeri girmezdim.
O da ‘Sonra görüşelim evlat’ derdi, prensip sahibi idi.
Bunu kasıntılık, havalılık olarak da yorumlayanlar olurdu.
İtici bulanı da çoktu, aksine ben çok severdim.
Koça çınarımızdı İhsan Türe hocamız.
İzmir’den yetişen bir değerdir.
Türkiye unutmamalı, TFF ve hakemler asla unutmamalı, İzmir sporu asla unutmamalı.
Mekanınız cennet olsun hocam.
Oğlu Ercan’a da sabır diliyorum.
Doğan Babacan, Hilmi Ok, Aykan Köseoğlu, Halil Erdoğan, Kazım Ünlüsoy, Onur Sorguç, Hilmi Alp Saltan, Oğuz Uğurlu, Orhan Cebe, Hakkı Gürüz, hocalarım karşılasın sizi.
Selam olsun, ışıklar, nurlar içinde yatın.
Bir gün bir yerde, buluşmak üzere.
Beraber maça çıkmadık, MHK üyem olmadınız ama, sizi unutmam mümkün değil.
Çantacınızı zorla taşıyanlar unutsa bile.
Ben de buralardayım son nefese kadar, hakkınızı helal edin canım hocam.
Yoktur ama benden yana da helali hoş olsun…
Nefis ve vefalı